Üsküdar Üniversitesi Kurucu Rektörü Psikiyatrist Prof. Dr. Nevzat Tarhan ÜLKE TV canlı yayınının konuğu oldu. Son dönemde basında da geniş yer bulan öfke konulu haberlere ilişkin değerlendirmelerde bulunan Tarhan, “Öfkeli insanın savaş stratejisi orman kanunlarıdır. Güçlünün dediği olur. Böyle durumda sen onu kendi savaş stratejine çekeceksin. Doğru olan; aklın, muhakemenin hâkim olduğu sağlıklı ortamdır.” dedi.
Karanlığın Beş Atlısı: Kin, öfke, nefret, kıskançlık ve düşmanlık!
ÜLKE TV’de “Prof. Dr. Mustafa Karataş ile Güncel Konular” programının canlı yayın konuğu olan psikiyatrist Prof. Dr. Nevzat Tarhan, öfkelenen insanın düşünen beyni ile değil, hisseden beyni ile hareket ettiğini söyledi. Öfkenin insani bir duygu olduğuna değinen Tarhan; “Öfkelenmek insanı koruma açısından faydalı bir duygu fakat bunu yerinde ve zamanında kullanamadığımız zaman öfke tam tersi başımıza bela oluyor. Bunun biyolojik, psikolojik ve sosyal boyutu var. Biyolojik boyutu şöyle, öfke anında beynimizde karanlığın beş atlısı dediğimiz beş tür kimyasal salgılanıyor. Kin, öfke, nefret, kıskançlık ve düşmanlık. Bununla ilgili insan beyninde asit özellikli kimyasallar salgılanıyor. Belli bir oranda olursa vücutta para sempatik sistem tehlike geçti diyor ve asitlerden vücuttan temizleniyor. Bu günlerce sürerse koruma hasarı başlıyor. Mesela midemizi kazıyor, mide sindirim hastalıkları çıkıyor. Omuz, boyun kasları kasılıyor, romatizmalar artıyor. Damar direnci azalıyor, tansiyon yükseliyor. Kalp ritmi hızlanıyor, çarpıntılar oluyor ve büyüme hormonu duruyor. Onun için öfkenin birinci zararı kişinin kendisinedir. Bu şu anda biyolojik kanıtlarla da ölçülebiliyor. Beynin böyle bir fonksiyonu var. Savaş ve kaç durumuna giriyor. Savaşırsa kavga, öfke oluyor. Kaç derse tansiyon düşüyor ve kişi bayılıyor. O kişilik yapısına göre ya savaş tepkisi veriyor ya kaç tepkisi. Bu bir vücudun savunma mekanizmasıdır ama bu sürekli olursa hastalık ortaya çıkıyor ve ilişkilere zarar veriyor.” şeklinde konuştu.
“Güven esas, korku istisna olmalıdır”
Bir ailede güven zayıflarsa kavgaların artacağını ifade eden Tarhan; “Ortamda, bir ailede, şirkette grup stresi varsa kaygı yükseliyor. Herkesin kaygısı yüksekse güven duygusu azalıyor. İnsanlar dostuyla düşmanı karıştırıyor. Akıldan çok duygularıyla muhâkeme ediyor. Biz doğu toplumları duygu temelli toplumlardır. İlk tepki duygu temelli ondan sonra düşünen beyindir. Bunun etkisiyle hisler ön plana çıkıyor, orantısız tepkiler oluyor ve kavga çıkıyor. Onun için biz ailede olayları, sorunları bir kenara bırakalım, aile içerisinin sıcak bir atmosfer olmasını istiyoruz. Kutuplaşma olmamalı. Evde sohbet paylaşım olmalıdır. Eğer öyle bir şey varsa insan biriktirmiyor, konuşabiliyor. Konuşabildiğimiz zaman da derdimi eşime anlatıyorum neden bağırayım diyor. Türkiye’de artmasının sebebi ise ülke güven bunalımı yaşıyor. Güven esas korku istisna olmalıdır. İletişimsizlik en tehlikelisi o zaman inceldiği yerden kopuyor zaten sevgi de azalıyor. Pandemi döneminde artışlar var bu konuda. Aklını kullananlar fırsata dönüştürdü. Çocuklarıma daha çok zaman ayırıyorum diyorlar.” ifadelerini kullandı.
“Her şeyi konuşabilen kişilerde öfke olmuyor”
Öfkelendiğimiz zaman haklı gerekçelerimiz olduğu halde yanlış metotlarla haksız duruma düştüğümüzün altını çizen Tarhan; “Bir çocuk anne baba ilişkisini de örnek alır. İlişkiyi kurma metodunu öğretelim. Hala yanlış da ısrar edildiğini görüyorum, hayret ediyorum. Bilimsel bir yaklaşım değil. Hiç olmazsa biz kendi ailemizde sağlıklı iş birliği kurma, sevgi artı iyi iş birliği olursa ömür boyu aşk oluyor. Bu yoksa aşk buharlaşıyor. Her şeyi konuşabilen kişilerde öfke olmuyor. Olsa bile öfke geçtikten sonra beni öfkelendirme nedenin ne, hangi kural zedelendi olduğu zaman kazanım haline dönüşüyor. İtfaiyeci ne yapar ilk başta yangının neden çıktığını araştırmaz. Önce yangını söndürür, çözüm bulur, sonra rapor tutar. Öfkenin en güzel ilacı da o an ertelemektir. Bazıları da bilerek öfkeli kişileri patlatır. Entrikacı tipler çok yapar bunu ve insanoğlu rahat oyuna düşer. Öfke anında muhakeme duruyor, sağlıklı düşünce bozuluyor. Kanuni’nin bir yöntemi varmış, prensip kararı almış. Öfkelendiğim zaman büyük bir karar almayacağım demiş ve bunu uygulamış. Boşa gitmiyor tebessüm sadaka kabul ediliyor. İyilik yapmak dünyayı düzeltir. Biz iyilik yapma alışkanlığını unuttuk. Böyle bir kimseye ben senin yanındayım, birlikte çözeriz demek bile rahatlatıyor ateşini alıyor. Sosyal destek yakın ilişkilerde önemli. Güzel söz sevgi dolu bakış sıcak bir dokunuş ücretsiz şeyler. Bunları arttıracak şeyler yapmak çok daha önemlidir.” dedi.
Okunma : 2795
ÜHA