Üsküdar Üniversitesi Kurucu Rektörü Psikiyatrist Prof. Dr. Nevzat Tarhan ile son dönemde iyice yaygınlaşan sosyal medya zorbalığını, itibar suikastlerini, dijital linç kültürünü ve sosyal medyanın topluma psikolojik yansımalarını konuştuk.
Dijital medyayla birlikte hayatımıza giren ve birçok insanın hayatını kâbusa çeviren siber zorbalık ve linç kültürünü Türkiye’nin en ünlü Psikiyatristi Prof. Dr. Nevzat Tarhan ile konuştuk. Prof. Tarhan, sosyal medyada linç kültürünün gittikçe yaygınlaştığını ve bu durumun önü alınmazsa çok ciddi bir toplumsal tahribata neden olacağını kaydetti. Medya okuryazarlığının oldukça önemli olduğunu vurgulayan Tarhan, empati yeteneğinden yoksun insanların sosyal medyada başlattığı linçlerin nice hayatların da kararmasına sebebiyet verdiğini vurguladı.
Türkiye’de özellikle son dönemde dijital bir linç kültürü yaygınlaşmaya başladı, siz bu durumu nasıl yorumluyorsunuz?
Sosyal medya hiçbir şekilde hatanın affedilmediği bir alan. Hep söyleriz bir insana ilaç verirken ağızdan verilecek ilacı damardan verirsen hasta ölür. İlaç kişi için doğrudur ama yöntem yanlıştır. Onun için sosyal medyayı kullanan kişilerin söyledikleri doğru olabilir ama yöntemin doğruluğuna da karar vermeliler. Böylece linç kültürü konusuna karşı daha temkinli olurlar. Ne söyledikleri kadar nasıl söylediklerine de önem versinler. Ayrıca sosyal medya danışmanlığı da alabilirler.
“Dijital zorbalık”
Dijital mecralardaki bu linçin sizin bilim dalınızda bir karşılığı var mıdır? Daha doğru bir ifadeyle nasıl değerlendiriliyor?
Linç kültürü psikiyatride siber zorbalık alanında değerlendiriliyor. Siber zorbalık sonucu intihar eden gençlerin sayısı çok fazla. Sosyal medya, bu insanlara geniş tesir alanı oluşturduğu için travmaları büyütüyor. Linçe maruz kalan insanlarda post travmatik stres bozukluğu çok yaşanır.
“Bir savaş yöntemi”
Sosyal medyada insanların bu denli öfkeli ve hata kabul etmemesinin nedeni sizce ne olabilir?
Bazı insanlar sosyal medyayı psikolojik bir savaş yöntemi olarak kullanıyor. Bununla beraber sosyal medya ve linç kültürü, kötü dünya sendromunu küreselleştiriyor.
Dijital linci tetikleyen etkenler nelerdir? İnsanlar neden böyle bir şeye yöneliyor
İnsan eleştirmekten zevk alan bir varlıktır. Benmerkezci, egosu yüksek ve narsist insanlar başkasını eleştirerek kendini iyi hissederler. Benim yok onun da olmasın derler. Kıskançlık gibidir. Onun bir hatasını bulur ve eleştirir. Ardından bak sizin yücelttiğiniz adam/kadın böyleymiş diyerek sanki oradan gol atmış gibi rahatlama hisseder. Burada haklı veya haksız olduğuyla ilgili sorgulama yapmaz. Bazı insanlar eleştiri yapmaktan beslenir, bazı insanlar ise ego doyumu için öfkeden beslenir. Öfkelenen insan en çok kendine zarar verir. Öfkelenen kişiler, linç yaparken rahatlayıp deşarj olurlar ancak bu sahte bir rahatlamadır. Bu durum insan ilişkilerine zarar vererek yalnız kalmalarına yol açıyor. Böylece toplumsal kültürün oluşamaması ile linç kültürü de ciddi şekilde yayılıyor.
“Güven tahrip oluyor”
Sosyal medyanın kontrolsüz kullanımının insan ruhuna ve psikolojisine zararları nelerdir?
Sosyal medya bir insanın güven ve özgüven duygularına zarar veriyor. Kişi eğer hayat için ‘güvenli değil’ diyorsa tehdit edici bir ortamda yaşıyormuş hissi taşır. Yaşadığı evi bile güvenli alan olmaktan çıkar. Burada o kişinin beraber yola çıktığı hayat arkadaşı veya ailesi onu teselli edebilecek kişiler değilse intihar durumu ortaya çıkıyor. Sosyal medya, bu insanlara geniş tesir alanı oluşturduğu için travmaları büyütüyor. Lince maruz kalan insanlarda post travmatik stres bozukluğu çok yaşanır.
Sosyal medya mecraları neden bir linç arenası olarak kullanılmaya başlandı?
Linç kültürüne maruz kalmış kişilerin ya da linci yapan kişiler için “sosyal medya saldırganlığı” kavramını yaşadıklarını söyleyebiliriz. Bazı kişiler bunları öfke duygusunu tatmin etmek için yapar bazıları ise kötülük yapmaktan zevk aldıkları için yapar.
Okunma : 1984