Birçok gelişmiş ülkede finansal okuryazarlık eğitimi verildiğini belirten Prof. Dr. Nevzat Tarhan, kaynak yönetiminde en önemli unsurun amaç belirlemek olduğunu söyledi. Prof. Dr. Nevzat Tarhan, ‘İnsanda kuralı var. Bu kural düşünce yönetiminde, girişimcilik eğitiminde veriliyor. Kurala uyan kişiler bir müddet sonra vizyon sahibi olurlar ve gelecek projeksiyonları olur.” dedi.
Üsküdar Üniversitesi Kurucu Rektörü, Psikiyatrist Prof. Dr. Nevzat Tarhan, Akra FM’de yayınlanan Evlilik Okulu programında kaynak yönetimi konusuna ilişkin değerlendirmede bulundu.
Sahip olma isteği temel bir duygudur
Alışveriş yapmanın çok zevkli olduğunu ve herkesin yapmak istediğini belirten Prof. Dr. Nevzat Tarhan, “Alışveriş merkezi veya başka bir yere gidildiği zaman insanlar her şeyi almak istiyor. Sahip olma ve mülkiyet isteği herkeste temel bir duygudur. Bu istekle ihtiyaç dengesini kurmayı öğrenmesi lazım. Bu da tabi çocukluk yaşlarında oluyor. Çocukluk yaşta öğrenmezse daha sonra zaten insan deneme yanılma yoluyla bunu öğreniyor.” dedi.
Birçok gelişmiş ülkede finansal okuryazarlık eğitimi veriliyor
Birçok gelişmiş ülkede finansal okuryazarlık eğitimi verildiğini ifade eden Prof. Dr. Nevzat Tarhan, “Bir kimse finansal okur yazarlık eğitimi aldığı zaman ‘Bütçe nasıldır?, kaynak yönetiminin felsefesi nedir?’ gibi sorular sorularak input modülasyon, output modülasyon yani girdi ve çıktı kontrolü ile kaynağı büyütmesi hedeflenir. Çıktı azaltılırsa girdi artırılır. Kaynak yani bütçe büyük olur, yatırım gücü artar. Bilinenin tersine bizim kültürümüzde ‘Parayı kazanmak kolaydır, parayı harcamak zordur’ diye bir söz vardır. Aslında şu anda harcamak kolay ama zor olan akıllıca harcamaktır. Canının istediğini aldığın, dediğini yaptığın zaman kolay.” diye konuştu.
Kaynak yönetiminde en önemli unsur amaç belirlemektir
Prof. Dr. Nevzat Tarhan, bir evde dünyaya gelen ilk çocukların genellikle her şeyi kolay elde ettiklerini söyledi ve sözlerini şöyle sürdürdü:
“Kolay elde ediyor, bazen en küçük çocukta da olabiliyor. Genelde büyük çocuklar ezilir, küçüklere daha toleranslı davranılır. Bunun çözümü olarak adalet aileden başlar diyoruz. Kaynak yönetiminde de iktisat kelimesi Arapça’da hangi kökten gelmiştir diye araştırdığımız zaman maksat kökünden geldiğini görüyoruz. Kişinin maksadı varsa yatırımını ona göre yapıyor. Kaynak yönetiminde en önemli unsur amaç belirlemektir ve amaçlı davranımdır. Örneğin ev kiraysa, kiradan kurtulmak için yatırım yapmak gibi kısa ve orta vadeli amaçlar olmalı. O amaçlara göre aile fertleri ‘şu kadar bir para kenara koymamız lazım.’ diyecek. Kişinin harcama isteği geldiği zaman ‘bunu benim canım istiyor ama ihtiyacım bu değil, evde bunun benzerleri var’ diyerek kendisine hayır diyebilecek. Bunu diyebilmesi için amaç lazım.”
Amaçtan sonra kişide dürtü kontrolü çalışıyor
Amaçtan sonra kişide dürtü kontrolünün çalıştığını belirten Prof. Dr. Nevzat Tarhan, “Alışveriş bağımlılığı derecesine baktığımızda kişilerde en çok dürtü kontrol bozukluğuna rastlıyoruz. Bu kişilerde dikkat eksikliği ve hiperaktivite rahatsızlığı oluyor. Bu hastaların da 3 ana belirtisi vardır; biri dikkat eksikliği, diğeri aşırı hareketlilik ve bir diğeri de dürtü kontrol bozukluğudur. Bu kişiler isteklerini, arzularını ve dürtülerini kontrol edemez. Bu genellikle ergenlik yaşına kadar öğreniliyor. Ergenlikten sonra artık dürtü kontrolünü kişinin öğrenmesi gerekiyor ancak uzamış ergenlik diye bir kavram var. Kişi ‘pişman oluyorum ama yapamıyorum’ diyor. Bu durumla genellikle uzamış ergenlikte karşılaşıyoruz. Kişi iyi niyetlidir ama içindeki çocuğu büyütememiştir. Bu durum evde özel olarak büyütülen çocuklarda olabiliyor.” dedi.
Ebeveynler tutarlı disiplin oluşturmalı
Çocukların doğaları gereği hoşuna gideni seçtiklerini belirten Prof. Dr. Nevzat Tarhan, “Anne burada disiplin koyucu olursa ama baba gevşek disiplin uygularsa çocuk gevşek disiplini seçer. Anne babanın ikisinin de tutarlı disiplini oluşturması lazım. Burada katı disiplin de zararlıdır. Baskıcılık geri teper. Gevşek disiplin de kaybettirir.” dedi.
Alışveriş bir çeşit bağımlılık gibi
Prof. Dr. Nevzat Tarhan, bağımlılığın eskiden hep tolerans eksikliği olarak tanımlandığını söyledi ve sözlerine şöyle devam etti:
“Bağımlılık beyindeki kontrol merkezinin çalışma bozukluğudur. Dürtüleriyle haz kontrolünü kişi yapamıyor. Alışveriş bir çeşit bağımlılık gibidir. Mesela stresi azaltmak için mi yapıyor? Neden alışveriş yapıyor? diye sorduğumuzda bazı insanlar stresi azaltmak için alışveriş yapıyor. Öyle olunca da o bir haz haline geliyor. Bir olaya morali bozuluyor, bir şeye kızıyor gidip alışveriş yapıyor, rahatlıyor eve geliyor. Bazen aldıklarını açmıyorlar bile. Alışveriş yapmış ama ihtiyaca göre yapmamış. Eşler böyle durumlarda birbirlerine belli etmeden eve ayrılan paradan bir kenarda biriktirirler. Olur ama o aslında güveni de zayıflatan bir davranış. Burada açık, şeffaf ilişki daha önemli. ‘Ev bütçesini ben yöneteceğim’ deyip sonra ‘evde süt kalmıyor, yumurta kalmıyor’ diyor. Ama başka bir şeyi yapmaya, almaya çalışıyor ve onun için yöntemler arıyor. Bir müddet sonra yalan söylemeye başlıyor. Bu tarz davranış, artık başkasını aldatmaya kadar gider. Bu yüzden kredi kartı borçlarından iflas edenler oluyor. Karşı taraftaki eş bu şekilde hata yapan tarafa sorumluluklarını hatırlatmalı ama bunu çocuğun yanında yapmamalı. Sorunu birlikte düzeltmeliler. Bu yaklaşım da sorunu çözmezse hakem durumundaki kişilerle beraber düzeltmeliler.”
İnsanda kuralı vardır
Dürtü kontrol eğitimini yaparken kişinin ergen ya da bir çocuk gibi görülmemesi gerektiğini vurgulayan Prof. Dr. Nevzat Tarhan, “Kişi belki üniversite mezunu ama dürtü kontrol becerisi gelişmemiş olabilir. Belki de hiper aktivite, dikkat eksikliği vardır. Eğer öyleyse ilaç da gerekebilir. Mesela trafikte tehlikeli araba kullanıyorsa, iş yerinde kurallara uymuyorsa ve bunlara benzer davranışları varsa tam tersi şekilde genellikle önem verdiği konularda kurallara uyduğu da görülebilir. Önem vermediği konularda kural tanımaz şekilde davranıyor olabilir. İnsanın kuralı vardır. Bu kural düşünce yönetiminde, girişimcilik eğitiminde veriliyor. Bir insan 85 dakikasını yaptığı işe ayırıyorsa 15 dakikasını yaptığı iş hakkında düşünmeye ayırmalı. Yaptığı iş hakkında düşünüp öz eleştiri yapabilir. Böyle durumlarda kuralına uyan kişiler bir müddet sonra vizyon sahibi olurlar. Gelecek projeksiyonları olur. Stratejik hedefleri yani maksatları bellidir. Yatırımlarını stratejik yığınaklarını ona göre yaparlar.” diye konuştu.
Vizyon sahibi kişi daha çabuk öğreniyor
Stratejik hedefin bir kimse için hayatta ego ideali olduğunu ifade eden Prof. Dr. Nevzat Tarhan, “Kişinin vizyon sahibi olması gerekiyor. Vizyon sahibi olan kişi daha çok öğreniyor. Sorumluluk duygusu daha çok oluyor, motivasyonu yüksek oluyor, daha az hata yapıyor. O kişi bir müddet sonra işinde usta ya da şef olabiliyor. Hayatta da öyledir. Kalite yönetiminde işletmelerin vizyon, misyon, kalite değerleri hep bunlara göre belirlenir. Bunlara göre şirket ilerler. Bu zaman yönetimidir, kaynak yönetimidir. Bu bütçe yönetiminde de geçerli. Kişi yönetimi iyi niyetli yapamıyorsa uzman desteği almalı.” dedi.
Sermaye iyi çocuk yetiştirmeye ayrılmalı
İyi bir insan yetiştirmenin bir yere müdür olmaktan çok daha önemli olduğunu vurgulayan Prof. Dr. Nevzat Tarhan, “Onu yetiştirebilmek için de sermayeyi çocuğa ayırmak gerekiyor. Nasihat vermek yerine iyi örnek olmak, çocuğa emir vermek yerine seçenekler sunmak gerekiyor. Kaynak yönetimindeki en önemli şey adil paylaşım yapabilmektir. Adil paylaşım şu açıdan önemli; para yönetirken maksat varsa ve o maksat belliyse paylaşımı ona göre yapıyorsun. Maksat belli, mutabık kalınan bir maksat var. O zaman ortak paylaşımda adalet sağlanabiliyor ama ortak maksat yoksa ortak adalet sağlanamıyor. Hedefte birlik olursa yöntemlerde de birlik oluşabiliyor.” diye konuştu.
Adil olabilmek için hesap verebilir olunmalı
Adaletin oluşabilmesi için belirlenen hedeflerin doğru olmasının önemli olduğunu belirten Prof. Dr. Nevzat Tarhan, “Adalet de ona göre şekilleniyor. Çünkü mutlak adalet de bir çeşit zulümdür. Bu dünyada mutlak adalet yoktur. Ahiretle birlikte olunca adaletin mutlakı var. Bu dünyada çünkü kötülük var, iyilik var. Eşitlikle adalet aynı değil bu dünyada. Bir kimse adaletin kavramını oluştururken yaşam felsefesi ortaya çıkıyor. O kişinin yaşam felsefesi kapital odaklıysa, en büyük değer paradır diyorsa kutsalı paradır. Onun kutsalı egodur. Onun adaleti de ona paralel oluyor. Kişinin adil olabilmesi için hesap verebilir duygusunun olması lazım.” dedi.
Kişiyi iyi niyeti değil hesap verebilirliği koruyor
Bir insanı iyi niyeti değil, hesap verebilir olmasının koruduğunu ifade eden Prof. Dr. Nevzat Tarhan, “Kişi kendine ‘ben kimseye haksızlık yaptım mı, yapmadım mı?’ diye sorması lazım. Aile içerisindeki sevgide bile adaletli olunması lazım. Hiçbirimiz kusursuz değiliz. Kusursuz değilsek o hatayı yapabiliriz ama aile işlerinde adalet kavramında anlaşmak gerekiyor. Adalet burada gelecekteki ihtiyaca göre planlama yapabilmektir.” diye konuştu.
Okunma : 2500
ÜHA