Prof. Dr. Nevzat Tarhan anlatıyor…
Televizyonun çocukların zihinsel ve dil gelişimini sekteye uğrattığını vurgulayan Prof. Dr. Nevzat Tarhan, ebeveynlere çocuklarına örnek olabilmesi konusunda büyük görevler düştüğüne dikkat çekiyor. Tarhan, televizyonu eleştirel kullanmak becerisinin de çocuklara kazandırılması gerektiğini söylüyor.
Televizyon giderek günlük hayatımızda vazgeçilmez bir alışkanlık haline dönüşmeye başladı. Aileler işlerinden arta kalan zamanı büyük çoğunlukla televizyon başında geçiriyorlar. Televizyon izleme alışkanlığı neredeyse bir bağımlılık, esaret halini alıyor. Televizyon karşısında çok fazla zaman geçirmek hem yetişkin insanların hem de çocukların zihinsel gelişimini olumsuz yönde etkiliyor.
FAZLA TV ÇOCUK BEYNİNE ZARAR VERİYOR
Üsküdar Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Nevzat Tarhan Timaş Yayınlarından çıkan “Aile Okulu” isimli kitabında da konuyu ayrıntısıyla ele alıyor.
Tarhan:
“Çocuğun mümkün olduğunca iyi yönde etkilenmesini sağlayabilmenin önemine dikkat çeken Rektör Tarhan bir çocuğun sağlıklı bir kişilik geliştirebilmesi için yetiştiği ortamda sevgi kadar disipline de ihtiyaç duyduğunu söyledi. Her evin kendi içinde belirlediği bazı kuralları olmalıdır, kuralsızlık doğru değildir diyen Tarhan, bu kuralların televizyon konusunda da alınması ve muhakkak bazı sınırlar konulması gerektiğini kaydediyor.
Televizyon seyretmenin kötü sonuçları uzun vadede ortaya çıkar. İlk anda görünmeyen bu sonuçlar hakkında baştan bilinçli olup ona göre davranmak gerekir. Anne baba olmanın yüklediği sorumluluk bu konuda da hassas olmayı gerektirir. Aile, televizyon izlemede seçici ve yönlendirici olmalıdır.
Büyükler çoğunlukla televizyonu eğlenmek amacıyla, çocuklarsa dünyayı anlamak ve tanımak amacıyla kullanırlar. Bir eğitim aracı haline geldiği için televizyon çocuklar açısından daha önemli bir konumdadır. Çocuğun o yaşlarda öğrendiği her şey kendi dünyasına iyi veya kötü olarak girer ve ileri-ki yıllarda yansıma halinde ortaya çıkar. O nedenle "Çocuk televizyonun karşısında çok iyi vakit geçiriyor, ben de rahat ediyorum" diye düşünmek yanlıştır. Çocuğun o anda dünyayı tanıma çabası içinde olduğu ve doğru mesajlar alması gerektiği gözden kaçırılmamalıdır. Anne ve baba bunun sorumluluğunu hissetmeli, çocuğa hangi programı izleyip hangisini izleyemeyeceğini öğretmelidir. Önemli olan çocuğa bu anahtarı vermek ve neyin iyi, neyin kötü olduğunu doğru bir şekilde gösterebilmektir.
Bu noktada anne ve babanın çocuğa nasıl birer örnek olduğu konusu önem kazanır. Aile çocuğa yasakladığı şeyleri yaparsa çocuğun doğru ve yanlışa ilişkin kavrayışı zarar görür. Çocuk yan odada ders çalışıyorken ailesi "neşeyle" kendisine yasak olan programı izliyorsa doğal olarak çocuğun aklı orada kalır. Anne baba gereksiz programları seyretmemeyi başarabildiği takdirde örnek davranış sergileyebilir.
Televizyonun dünyayı tanımak ve anlamak için kullanılan bir araç olduğu unutulmamalıdır. Doğru kullanılması halinde televizyon faydalı da olabilir. Çocuğa televizyonu eleştirel kullanma becerisi kazandırılırsa televizyon faydalı bir araç haline gelebilir. Eleştirel kullanma derken seçici olmak önemlidir. Televizyon program rehberini alıp çocukla beraber hangi programı seyretmek, hangisini seyretmemek gerektiğini belirler, bunun nedenlerini çocuğa anlatır ve çocuğa söylediklerinizi kendiniz de uygularsanız televizyonu kaldırmak, yasaklamak gibi bir çözüm yoluna gitmeye gerek kalmaz. Kaldı ki yasaklar her zaman merak uyandırır, çocuk gizli gizli televizyon izlemeye çalışır ve daha kötü olur.
Ailelere düşen çocuğa seçici olmayı ve televizyon gibi hem olumlu hem olumsuz etkilere sebep olabilecek bir aracı doğru kullanmayı -örnek olma yöntemini de kullanarak- gösterebilmektir. Sözün özü, televizyon bizi değil, biz onu kontrol etmeliyiz.”
Şaban Özdemir (NPGRUP)
Okunma : 6468