Üsküdar Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Nevzat Tarhan son kaleme aldığı Hz. Mevlana ile Aile Terapisi isimli kitabında önemli bir tartışmaya açıklık getiriyor. Öteden beri tartışılan Hz. Şems ve Hz. Mevlana ilişkisini bilimsel temellere dayandırarak açıklıyor. Batı medeniyetlerinin modernizm kisvesi altında Şemsi Tebrizi ile Mevlana Celaleddin Rumi arasında yaşanan bağlılık ilişkisinin yanlış yorumlandığına vurgu yapan Tarhan, Şems ve Mevlana arasındaki bağın bilinçli bir şekilde erotik bağlanma modeline çekilmek istendiğine dikkat çekiyor.
“Hz. Şems ile Hz. Mevlana arasındaki ilişki Batı’nın kafasını karıştıran bir ilişki”
Hz. Şems ve Hz. Mevlana arasında yaşanan ilişkinin Batıda ve seküler düşünenlerde kafaları karıştıran bir ilişki olduğunu belirten Tarhan, iddia edilen eşcinsel ilişkinin asılsız olduğunu son kitabı Hz. Mevlana ile Aile Terapisi’nde bilimsel gerçeklerle gözler önüne seriyor. Tarhan, modernizmin erkeklerin birbirine âşık olması, birbirine bağlanması tarzındaki ilişkiyi kadın erkek ilişkisine benzer şekilde yansıttığını vurguluyor.
“Hz. Mevlana bağlanma genini ilahi ve manevi akım ile yönetebilmiştir”
Kitabında insandaki bağlanma hormonu ile ilgili bilgi veren Tarhan, “ Bağlanma ihtiyacı insanın temel psikobiyolojik ihtiyacıdır ve sorumlu genler de vardır. İnsanda bağlanmayla ilgili Oksitosin ve vasopressin hormonu, ve ilgili gen vardır. Bu gen en aktif emziren annelerde var. Anne ile çocuk arasındaki bağlanmayı sağlıyor. Bağlanma türleri erotizm, romantizm, spiritüalizm olmak üzere üçe ayrılıyor. Bu bağlanma sistemine erotizm, romantizm ve spiritüalizm katıp katmamak kişinin, muhatabın elindedir. Kişi bağlanma duygusu ile ilgili tercih yapabilme yetisine sahiptir. Hz. Mevlana bağlanma genini ilahi ve manevi akım ile yönetebilmiştir” ifadelerini kullanıyor.
“Hz. Şems ve Hz. Mevlana arasındaki bağ erotik bağlanma modeline doğru çekiliyor!”
Hz. Şems ve Hz. Mevlana arasındaki bağlılık ilişkisinin Batı medeniyetleri tarafından özellikle erotizm ile ilişkilendirildiğinin altını çizen Tarhan, “Bağlanma dürtüsü biyolojik, bağlanma türleri ise psikolojiktir. Bağlanma türleri kişinin kendini eğitmesiyle öğrenmesiyle ilgilidir. Kişi bağlanma duygusunu yüksek değerlere bağlanma şeklinde yaparsa spiritüel bağlanma gerçekleşir. Hz. Mevlana’da böyle yapmıştır. Fakat Batı’da Hz. Şems ve Hz. Mevlana arasındaki bağa karşı cinse duyulan aşk gibi bir algı karıştırılıyor. Yani bu durum özellikle erotik bağlanma modeline doğru çekiliyor. Batı, Hz. Şems ve Hz. Mevlana üzerinden iki erkeğin normal bir şekilde bağlanıp dost ilişkisi kurabileceğini rasyonelleştirmeye çalışıyor. Bu gibi algılar da özellikle oluşturuluyor. Hâlbuki onların bağlanma ilişkileri spiritüel bağlanma yani mürid – mürşid, usta – çırak, baba – oğul, anne – oğul, anne - kız ilişkisi gibi bir ilişkidir. Burada cinsellik, romantizm yoktur bağlanma vardır. Bu nedenle bağlanma türlerini doğru anlamak önemlidir” şeklinde belirtiyor.
“Hz. Şems, Hz. Mevlana’nın manevi yol arkadaşı, yoldaşı, sohbet şeyhidir”
Hz. Mevlana ve Hz. Şems arasında geçen ilişkisinin spiritüel bağlanma olduğunu vurgulayan Tarhan, Hz. Şems’in Hz. Mevlana’ya manevi yol arkadaşlığı, yoldaşlık, sohbet şeyhliği yaptığını belirtiyor. Tarhan, “Hz. Mevlana spiritüel bir bağlanma ile Hz. Şems’in kişiliğine değil onun yansıttığı hakikate bağlanıyor. Hz. Mevlana’nın Hz. Şems ile ilgili olan ilişkisi yoğun bir spiritüel bağlanma örneğidir. Hz. Mevlana Hz. Şems’te yıllarca beklediği hakikati bulması, Hz. Şems’in kendisindeki kitabi bilgileri aşk makamı ile birleştirilmesine vesile olması sebebi ile Hz. Şems’ten ayrılmayı hiç istemez. Hz. Şems onun manevi yol arkadaşı, yoldaşı, sohbet şeyhidir. İlahi hakikat yolunda onu anlayabilen ve onu bu yolda yakan, yandıran kişidir. Hz. Şems Hz. Mevlana’nın kendisinden de tamamen ayrılmasını tamamen Hakk’ta baki olmasını ister ve kaybolur. Zira o yoldaki misyonu ve manevi vazifesi budur” ifadelerini kullanıyor. Hz. Şems İlahi Şemse yani güneşe ayna olmaktadır. Hz Mevlana aynaya aşık olurken aslında ondan yansıyan ışığa, nura aşık olduğunu anlayarak tekamül etmiştir.
“Sevgi konusunda Hz. Mevlana’yı Hz. Şems ile paylaşamadılar”
Tarhan, Hz. Mevlana ve Hz. Şems arasında çıkan asılsız iftiraların sevgi adaletsizliğinden kaynakladığını kaydederken kitabında, “Hz. Mevlana’nın bir müddet aldığı eğitim sebebi ile halktan çekilip Hz. Şems ile yalnız kalması müritlerin ve halkın fitnesine sebep oldu. İnsanlar bu birlikteliği yanlış şekillere sokarak şeytana malzeme verildi. Hz. Şems ve Hz. Mevlana halvethanede tam üç ay gece ve gündüz visal orucu ile oturdular, hiç dışarı çıkmadıkları gibi kimsede yanlarına girmeye cesaret edemedi. Bundan sonra Hz. Mevlana okutmak, öğretmek ve vaaz etmekten el çekerek Allah’a ibadet ile meşgul oldu. Konya’nın büyükleri Hz. Mevlana’nın eski dostlarından, en yakın akrabalarından uzak tutan kişi olarak Hz. Şems’i suçladı. Hz. Şems’e söylenmeyecek sözler, küfürler söyledi. Hatta Hz. Şems’in ölmesini ya da Hz. Mevlana’nın yanından göç etmesini istediler. Sevgi konusunda Hz. Mevlana’yı Hz. Şems ile paylaşamadılar” ifadelerine yer veriyor.
Okunma : 128305
ÜHA