Üsküdar Üniversitesi Kurucu Rektörü Prof. Dr. Nevzat Tarhan, Psikoterapi Enstitüsü Genel Merkezinin düzenlediği “Online Psikoterapi Eğitimleri” ne konuşmacı olarak katıldı. Zoom üzerinden gerçekleştirilen programda “Pozitif Psikolojiden Pozitif Psikoterapiye” başlığında değerlendirmelerde bulunan Tarhan, “Genler sizin kaderiniz değil, genlerin kurbanı değilsiniz. İnanışlar, algılar biyolojiyi değiştirebiliyor. Bizi biz yapan aslında genlerimiz değil genlerimizin üzerindeki algılarla oluşturacağımız değişikliklerdir. Onun için insan genleri değiştirilebilecek kadar özgür.” Dedi.
“Düşününce inanış haline gelirse bir müddet sonra alışkanlık haline geliyor”
Prof. Dr. Nevzat Tarhan, pozitif psikoterapinin neden ortaya çıktığına ve katkısına değindi. Tarhan: “Değişen yenidünyada psikoterapi yaklaşımlarında neler göz önüne alınmalı? Çünkü psikoterapide yeni bazlarımız ortaya çıktı. Daha önce psikoterapi denildiği zaman sadece psikoanalitik teori, kognitif teori vardı. Buna göre kişide düşünce süreçlerini etkileme vardı. Ama biz burada başka süreçleri keşfettik. Bu süreçleri nasıl etkileyebileceğiz ve bu süreçleri etkilerken elimizdeki ölçütler neler olacak? Bunun için nöroplastisite bilmeden yapılan her psikoterapi girişimi bir nöroplastisite müdahalesidir. Biz terapi yaparken kişinin beyninde networku değiştiriyoruz. Bunu aslında otomatik düşünceler, otomatik davranışlar ve duygular var. Bu da alışkanlık olarak bilinen durumlar. Nöroplastisitenin klinik karşılığı otomatik alışkanlıklarımız olarak bilinir. Düşününce, inanış haline gelirse bir müddet sonra alışkanlık haline, daha uzun sürerse kişilik haline geliyor. Genler kader mi sorusuna cevap vermek gerekiyor. Genlerin kader olmadığı artık bir de epigenetik olduğu genlerin aslında kişilik yapısında yüzde otuz, kırk rolü olduğu, yüzde altmış yetmiş plasebo ve nosebo etkilerinin olduğu genlerde yaptığımız epigenetik değişimler var.” Dedi.
“Diğer terapilerde kişinin umut, denge ve değerler ilkesini önemsemezler”
Pozitif psikoterapide dört temel ilkenin olduğuna ve bu ilkelerin önemine değinen Tarhan: “Pozitif psikoterapide dört temel ilke vardır. Umut, denge, değer ve PERMA. Umut ilkesi en önemli ilkedir. Diğer terapilerde kişinin umut, denge ve değerler ilkesini önemsemezler. Duygu ve düşünce davranışta oluşur derler. Umut ve denge ilkesi zaten yok, değerler ilkesi hiç yoktur. Seligman’ın oluşturduğu PERMA modeli ise teorik temeli oluşturuyor. Bu model bir konuya kendini kaptırabilmek, ilişki kurabilmek, anlam peşinde koşabilmek ve yaptığı işin başarısını tadabilmeyi kapsıyor. Seligman bunu teorik tez olarak kabul ediyor.” İfadelerini kullandı.
“Kişi neye inanırsa odur”
Prof. Dr. Nevzat Tarhan, gen konusuna değinerek genlerin üzerinde değişiklik yapmanın mümkün ve kişinin kendi elinde olan bir durum olduğunun altını çizdi. Tarhan: “Genler sizin kaderiniz değil, genlerin kurbanı değilsiniz. İnanışlar, algılar biyolojiyi değiştirebiliyor. Bizi biz yapan aslında genlerimiz değil genlerimizin üzerindeki algılarla oluşturacağımız değişikliklerdir. Onun için insan genleri değiştirilebilecek kadar özgür. Genleri değiştirmek gen ifadesini değiştirmektir. DNA’nın yapısını değiştiremiyoruz. Ama genlerimiz ozalit kopya gibi. Biz bu kopyanın üzerinde oynayabiliyoruz. Genlerimiz üzerinde değişiklik yapıp gen ifadesini değiştirebiliyoruz. Demek ki kimse gen konusunda “Benim genim böyledir alkolik olmak zorundayım, cinsel kimlik sorunum olmak zorunda, genlerim böyle obez olmam kaçınılmaz” diyemez. Genler bizim değiştirebileceğimiz özelliklerimizdir. Burada insanın inançları çok önemli. Kişi neye inanırsa odur.” Dedi.
İnsanlar arasında stres düzeyinin yükselmesine sebep oluyor!
Genel bir davranış ve gen ilişkisine değindikten sonra bugünün gerçeği ne konusuna ilişkin değerlendirmelerde bulunan Tarhan: “Büyük aile küçük ev, yüksek gelir daha az huzur, yüksek IQ daha az duygu, sayısız ilişki sıfır gerçek sevgi, daha çok insan daha az insanlık, sosyal medyada sürüyle arkadaş gerçekte sıfır dost, pahalı saatler hiç vakit yok, daha yüksek gelir daha az huzur, iyi bilgi daha az erdem. Bunlar bugünün gerçekleri. Bu durum insanlar arasında stres düzeyinin yükselmesine sebep oldu. Sosyal dayanaklar zayıfladı ve beklenti seviyesi yükseldi insanlarda. Bütün bunlar birleşince çağın zengin ama mutsuz insanı ortaya çıktı ve hastalıklara aday insanların oranı arttı.” Şeklinde konuştu.
“Bu bilim dalı kişiye sahip olduğu şeylerle mutlu olmayı öğretiyor”
Tarhan; “Batı dünyasında modernizm ve medeniyet krizi yaşanıyor şu anda. Bunun bir belirtisi hedonizmdir, zevki ego ideali seçiyor. Narsizm var. Narsizmde kişi kendi çıkarını önemsiyor. Kendisinin çıkarını önemseyip çevresindeki insanları önemsemiyor. Böyle olunca kişi yalnız kalıyor ve yalnız kalınca da mutsuzluk yaşıyor. Batı dünyası medeniyet krizine karşı mutluluk bilimi olarak pozitif psikolojiyi seçenek olarak sunmuş. Pozitif psikoloji dersini 2015 yılında Harvard Üniversitesi, 2018’de Yale Üniversitesi, Bristol Üniversitesi ise 2019’da koyuyor. Biz Üsküdar Üniversitesi olarak 2013 yılında öğrencilerimize ders olarak vermeye başladık. Ben bu dersi inceledikten sonra şunu gördük. Bizim doğu bilgeliğini almışlar sistematize edip metodoloji geliştirmişler bize bunu teorik temellere dayandırarak sundular. Kapital sistem sadece kendini mutlu ederek iyi olabilirsin diyordu hedonizm vardır. Hâlbuki pozitif psikolojide başkasını mutlu edince kişinin kendisi de mutlu oluyor diyor. Bu bilim dalı kişiye sahip olduğu şeylerle mutlu olmayı öğretiyor.” Dedi.
Okunma : 2220
ÜHA