Üsküdar Üniversitesi Kurucu Rektörü Psikiyatrist Prof. Dr. Nevzat Tarhan, TV5’te yayınlanan Mehmet Ali Kayacı’nın sunduğu “İftar Vakti” programının canlı yayın konuğu oldu. ‘Ramazan ve Psikolojik Etkisi’ başlığı altında değerlendirmelerde bulunan Tarhan, insanın iç dünyasını iyi ve güzel hedeflerle temizlemezse kötülüklerin kendiliğinden yayılacağına dikkat çekti. Niyet belirlemenin ilk adım olduğunu ifade eden Tarhan; “Hedef belirlemede niyet çok önemli. ‘İyicillerden mi olacağım kötücüllerden mi olacağım diye niyet edeceksiniz. Beynimiz o niyete göre kendini programlayan bir uzuv. İç dünyamızı iyi ve güzel hedeflerle, iyicil duygularla, iyicil değerlerle, iyicil eğitimlerle temizlemezsek kötülük kendiliğinden yayılıyor. Negatifin pozitife göre yayılma hızı kat fazla.” dedi.
“İlimle tekâmül eden, gelişim gösteren tek canlı insandır”
Bina inşa etmek ve insan yetiştirmek metaforu üzerinden, insanın inşası bağlamında değerlendirmelerde bulunan Tarhan, gelişim gösteren tek canlının insan olduğunu aktardı. Tarhan; “Binanın inşasında önce bir fikir, bir proje fikri vardır. İkinci aşamada bilgi ve ilim vardır. Ondan sonra ki aşamada tasarım yapılır, hedef belirlenir, sınırlar çizilir, yol haritası oluşturulur, proje çizilir ve hedef belirlenir. Bunu yaparken de doğru yerde, doğru işi, doğru biçimde yapmaya dikkat edilir. İnsanın inşası da böyledir. İnşaatta kaynak, yani malzeme nasıl önemliyse, insana da öğrenmeyle ilgili kaynak gerekiyor. Problemlerle karşılaşıldığında sorun çözme yöntemleri geliştirmek gerekiyor. İlk başta projeye çok kafa yorulur, proje hazır olduktan sonra inşaat hızlı olur. Şimdi insana dönersek, insan çocuğu diğer canlıların çocuğundan, yavrusundan farklı psikolojik olarak prematüre doğuyor. Yani erken doğuyor, hani 7 aylık doğar ya çocuklar onun gibi… Psikolojik olarak, normal doğum bile prematüredir. Normal nedir, normalde bir hayvan, bir ördek mesela doğar doğmaz hemen suya dalıyor. Onlar öğrenmiş olarak doğuyorlar ama insan, öğrenmek üzere doğuyor, dünyada öğreniyor her şeyi, insanı insan yapan özellikleri bu dünyada öğreniyor. Fakat insan boş bir levha olarak doğmuyor. İnsan, müthiş bir yetenekler kümesi olarak doğuyor, hazır doğuyor, aç doğuyor ve ilimle tekâmül ediyor. İlimle tekâmül eden, gelişim gösteren tek canlı insandır. İnsanda yeniliği arama geni var. Fakat uygun ortam bulamazsa, çürüyüp gidiyor, bu sebeple insanı ihtimaller iklimine sokmak lazım.” dedi.
“İnsanın tercihi dışında bir gücü yok”
İnsanın inşasında en önemli şeyin duygu inşası olduğunu aktaran Tarhan, insanın duygusal akıl yürütme yöntemleriyle iyi ve kötü arasında tercih yapabilen tek canlı olduğunu vurguladı. Tarhan; “21.yüzyılda nörobilimle birlikte yeni uzayımız, yani yeni keşif alanımız: İnsan beyni. Aslında bizim, iç keşif yolculuğuna çıktığımız zaman, önce beynimizi keşfetmek gerekiyor. Beynimiz bir et ve yağ parçası ama beynimizin üzerinde bir bilinç var, beyin olmadan o bilinç kendini ifade etmiyor. Aynı şekilde beynimiz olmadan ruh kendini ifade edemiyor. İnsan beyninde gelişim gösteren bir yapı var. Kişiliğimizi inşa ederken, aslında beynimizdeki altyapıyı kullanıyoruz, bunun üzerine inşa ediyoruz. İnsanın inşasında en önemli şey duygu inşası. Allah insanlara diğer canlılarda olmayan bir ego vermiş. Bu, insanda müthiş bir pencere açıyor bu sayede, Allah’la muhatap da olabiliyor, Allah’a isyan da edebiliyor. Kendimizi inşa etmek için önce hayal kurmamız lazım, hayalle başlıyor iş. Hayalleri kısıtladığın zaman inşa geriliyor, çocukların oyun oynaması en büyük hayalleridir destelemek gerekir. Hayal kurmadan bir insan zihinsel üretim yapamaz, kişilik inşa edemez. İnsan akıl yürütme yöntemleri ile öğreniyor, duygusal akıl yürütme yöntemleri de var, insanın sonsuz iyi ve sonsuz kötü olma eğilimi var. İkisi arasında verdiğimiz kararlarla, seçimlerde bulunuyoruz. İnsanın tercihi dışında bir gücü yok, Allah ilmiyle bize o izni veriyor fakat karar verirken ene duygusuyla karar vermemek gerekiyor.” ifadelerini kullandı.
“Hayatımız maddi olarak kolaylaşıyor ama insani vasıflarımızı ona paralel yükseltemiyoruz”
Modernizm ile hayatımızın kolaylaştığını, daha çok bilgiye sahip olduğumuzu ifade eden Tarhan, maddi imkanlar iyileşirken manevi, insani vasıfların ona paralel yükselmediğinin altını çizdi. Tarhan; “Yazılı metni harekete geçirecek olan şey, eyleme dönüştürecek olan şey duygudur. Onun için akılla kalp birleşirse hedefe gidebiliyorsunuz. Sadece akıl yetmiyor, sadece kalp de işe yaramıyor. Eğer bir hedefe gitmek istiyorsak, bu iki duygumuzu güçlendireceğiz. Duyguları harekete geçiren işte ümit ve merhamet duygusudur. Sadece akıl olduğu zaman ilim olur ama sırtında kitap taşıyan bir hayvandan farklı olmaz insan affedersiniz. İnsanın kontrol edebileceği, gücünün yettiği duygular var. İnsanın Allah’la ebedi olması lazım sürdürülebilir olması lazım, tükenmeyen olması lazım. Bu da ancak sonsuz bir değerle bağlantı kurarsanız olur. Sonsuz bir değer ve güçle bağlantı kurarsanız ümitsizliğe düşmezsiniz. Şimdi biz daha medenileşiyoruz ama acaba insanlığımızı mı kaybediyoruz? Hayatımız daha kolaylaşıyor, daha çok bilgiye sahip oluyoruz ama insani vasıflarımızı ona paralel yükseltemiyoruz. Bu modernizmin sorgulanması gösteriyor ki insanlık maddi olarak gelişiyor, refah seviyesi yükseliyor ama manevi refah artmıyor.” şeklinde konuştu.
“İnsan iç dünyasını iyi hedeflerle temizlemezse kötülükler kendiliğinden yayılır”
İnsanın iç dünyasını iyi ve güzel hedeflerle, iyicil duygu, değerler ve iyicil eğitimlerle temizlemezse kötülüklerin kendiliğinden yayılacağına dikkat çeken Tarhan, niyet belirlemenin ilk adım olduğunu ifade etti. Tarhan; “Hedef belirlemede niyet çok önemli. İyicillerden mi olacağım kötücüllerden mi olacağım diye niyet edeceksiniz. Beynimiz o niyete göre kendini programlayan bir uzuv. İnsan aydınlık – karanlık gibi, sıcak – soğuk gibi zıt kutuplarda kararlar verebilir. Mesela karanlık diye bir şey yoktur, ışığın olmaması vardır. Soğuk yoktur sıcağın olmaması vardır. Aynı şekilde kötülük yoktur, iyiliğin olmaması vardır. Biz iyiliği artırdığımız zaman kötülük kendiliğinden azalıyor. Evrendeki entropi yasasına göre, düzenden düzensizliğe doğru gidiyor evren. Evren ısı ölümüne doğru gidiyor, sönecek. Dışarıdan devamlı o entropi yasasına göre devamlı kontrol gerekiyor mesela evimizin bahçesini düzeltmezsek birkaç ay sonra çöplük haline gelir. Aynı bunun gibi kendi iç dünyamızı da iyi ve güzel hedeflerle temizlemezsek iyicil duygularla, iyicil değerlerle, iyicil eğitimlerle temizlemezsek kötülük kendiliğinden yayılıyor. Kötülüğün iyiliğe göre yayılma hızı altı misli daha fazla. Negatifin pozitife göre yayılma hızı kat fazla. İnsanda çeldiriciler hata yapınca kendiliğinden geliyor, virüs gibi yayılıyor ama iyilik yapmak için gayret gerekiyor.” şeklinde konuştu.
“Rol model, en güzel örnek Peygamberimizdir”
Dünyanın en büyük sorununu ‘hedonizm, yalnızlık ve ben merkezcilik’ olarak ifade eden Tarhan, küreselleşen bu sorunun çözümünün ‘doğru bir rol model belirlemek’ olduğunu aktardı. Tarhan; “Küresel sorunları küresel bir özgürlük ve sorgulama iklimi var bugün. İletişimin çok hızlandığı bir dünyada buna karşı çıkıp köşeye çekilmek yerine, halk içinde halkla beraber olmak gerekiyor. Bizim amacımız kendi alanımızı ne kadar temiz tutabiliriz olmalı. ‘Hedonizm’ yani haz peşinde koşmak bu çağın en önemli özelliklerinden biri. Haz peşinde olmayı yaşam felsefesi yapan kişide ‘ben merkezcilik’ ortaya çıkıyor. Çocukları 18 yaşına geldiğinde ‘Benim senin üzerinde sorumluluğum bitti, ne halin varsa gör!’ deyip bırakabiliyorlar. Daha önce marjinaldi bu örnekler fakat son zamanlarda yaygınlaşmaya başladı. Üçüncü olarak da ‘yalnızlık’ ortaya çıkıyor. Şu anda modernizmin en büyük kabusu yalnızlık. Yalnızlık araştırmasında 75 yaşın üzerindeki insanların yüzde 27’si çok yalnızım derken, 16 – 24 yaş aralığındaki insanların yüzde 40’ı çok yalnız olduğunu ifade ediyor. Bu nedenle gençlerde intiharlar çok artmış durumda. İnsanın yeniden inşası için doğru bir insan modeli hedef seçmemiz lazım. İnsan modeli hedefinde rol model bir hedef olması gerekiyor. Rol model hedef insanî değerlerde örnek olabilecek en güzel örnek Allah’ın Resulüdür. Biz onun insani yönünü rol model alıp, onu bu zamana getirelim ve bu zamanın şartlarında onu yaşayalım. Bu zamanın kıyafetini giydirelim Allah’ın Resulüne. Bu zamanın teknolojisini kullandırtalım ona. Ondan sonra Nebevî kültür çok kolay yayılır.” ifadelerini kullandı.
Muhabir: Esmanur Tuna
Okunma : 1535
ÜHA