'100. Yılında Cumhuriyet'in Neresindeyiz?' Panelinde konuşan Üsküdar Üniversitesi Kurucu Rektörü Prof. Dr. Nevzat Tarhan, “Cumhuriyet devrimle değil evrimle ilerler” başlıklı yaptığı sunumda kendi kültürümüzü koruyarak modernleşme konusunda Türkiye’nin halen sıkıntılar yaşadığını söyledi. Tarhan, Türkiye’nin kimlik krizini aşamadığını vurguladı.
Üsküdar Üniversitesi, Risale-i Nur Enstitüsü ve Şekercihan Derneği, Cumhuriyetin 100. yılı dolayısıyla "100. Yılınca Cumhuriyet'in Neresindeyiz?" başlıklı panel düzenledi. Panelin açılış konuşmalarını Üsküdar Üniversitesi Kurucu Rektörü Prof. Dr. Nevzat Tarhan ve Prof. Dr. Ruhi Yavuz gerçekleştirdi.
Üsküdar Üniversitesi Merkez Yerleşke Nermin Tarhan Konferans Salonunda gerçekleştirilen panelin açılışında konuşan Prof. Dr. Tarhan “Cumhuriyet devrimle değil evrimle ilerler” başlıklı konuşmasına Cumhuriyetin 100. yılını kutlayarak başladı.
İnsanlık tarihinin bir evrim sürecinden geçtiğini ifade eden Prof. Dr. Tarhan, bu evrim süreci içerisinde insanlığın gelişimine atıfta bulunarak, insanlığın kendi kendini yönetir haline geldiğini dile getirdi.
İslam dünyasındaki kültürel değişim
“Bu gelişim içerisinde Türkiye kaçınılmaz olarak ya meşruti monarşi olarak devam edecekti, fakat çeşitli nedenlerle devam edemedi, meşruti monarşi olamadığı için cumhuriyet olarak devam etti. Kendi içerisinde çeşitli dalgalanmalar yaşayarak bugüne geldi.” diyen Prof. Dr. Tarhan, İslam dünyasındaki kültürel değişimi ve istibdatla yönetim ilişkisini anlattı.
Prof. Dr. Tarhan, 1970’li yıllarda dünyada Irak, Mısır, Cezayir, İran ve Afganistan gibi bazı ülkelerde yukarıdan aşağıya istibdatla modernleşme olduğuna işaret ederek, “İstibdat, baskı… Psikolojide kuraldır zaten zor karşıtını besliyor. Aşırılık karşıtını doğuruyor. İfrat, tefridi doğuruyor. Aşırı baskı oldu, istibdat yönetimi oldu. İstibdat yönetimiyle sonuç gidemeyince tam karşıtı bir İran ve Afganistan’ı görüyorsunuz. Şimdi de aynı ülkelerde dini kökenli bir baskıcılık var.” diye konuştu.
1950’deki demokratikleşme olmasaydı ne olurdu?
Türkiye’nin 1950’lilerde tek partili Cumhuriyetten, çok partili Cumhuriyete geçtiğini kaydeden Prof. Dr. Tarhan, “1960 darbesi oldu. 1950’deki demokratikleşme olmasaydı ya da 1960’daki darbeciler kalsaydı Türkiye, Çavuşesku gibi karşı istibdatın ortaya çıkmasına ve toplumsal dağılmaya neden olurdu” dedi.
Korku, baskı, tehdit, itaat kültürlerindeki insanların duygularını bastırdığını, en ufak bir kriz anında tam karşıtının ortaya çıktığını anlatan Prof. Dr. Tarhan, İran ve Afganistan’daki bu durumun benzer olduğunu kaydetti.
Kendi kültürümüzü koruyarak modernleşme
1950’lerdeki İstanbul’un kılık kıyafet bağlamında şimdiki İstanbul ile hemen hemen aynı olduğunu belirten Prof. Dr. Tarhan, Türkiye’deki özgürlük ortamına birçok krize rağmen olgunluk gösterildiğini ifade etti.
1950’lerde çok partili demokrasiye geçilmeseydi Türkiye’nin şu anda karşı bir istibdatla karşı karşıya olabileceğini söyleyen Prof. Dr. Tarhan, “Kendi kültürümüzü koruyarak modernleşme konusunda Türkiye’nin halen sıkıntıları var. Türkiye kimlik krizini aşamadı.” dedi.
Prof. Dr. Tarhan, Cumhuriyetin ilk yıllarında yukarıdan aşağıya bir kimlik değişiminin istendiğini, toplumun Osmanlıdan gelen efendilikle olgunluğunu göstererek tepkisel davranmadığını, bunun meyvelerinin de şimdi toplandığını anlattı.
İslam toplumunda Cumhuri idare
Panelde konuşan Risale-i Nur Enstitüsünden Prof. Dr. Ruhi Yavuz, İslamiyetin doğuşuyla beraber İslam toplumunda Cumhuri bir idare kurulduğunu, Hazreti Peygamberin ve takip eden 3 halifenin devlet başkanlığına seçimle getirildiğini anlattı.
Açılış konuşmalarının ardından panele geçildi.
Doç. Dr. Murat Tümay'ın moderatörlüğünü yaptığı panelde Prof. Dr. Adem Ölmez "Cumhuriyetin Tarihi Kökleri", Prof. Dr. Hüseyin Çelik "Cumhuriyetin 100. Yılında Demokrasi ve Hukuk Devletinin Neresindeyiz?", Prof. Dr. Ahmet Yıldız "Cumhuriyetin 100. Yılında Din-Toplum ve Devlet İlişkileri" başlığıyla konuşma gerçekleştirdi.
Okunma : 951
ÜHA