Üsküdar Üniversitesi Kurucu Rektörü Psikiyatrist Prof. Dr. Nevzat Tarhan, “Sosyal Medya Platformlarında Şiddet ve Zorbalık” konusuna ilişkin son yaşananları Akit TV’ye değerlendirdi. Tarhan, sosyal medyanın gençleri etkiye açık hale getirdiğinin altını çizerek, toplumda ve ailede iyi örneklerin artması gerektiğini belirtti. Tarhan, medyanın hoyrat davranışları sonucunda korunmasız ve savunmasız çocukların kötü etkilendiğine dikkat çekti.
“Toplumdaki şiddet olayının artması küresel bir durum”
Son günlerde yaşananları AKİT TV mikrofonlarına değerlendiren Tarhan, gençler arasındaki şiddet olaylarının arttığını vurguladı. Tarhan; “Toplumdaki şiddet olayının artması küresel bir durum. Gençler arasındaki şiddet olaylarında istatistik olarak artış var. Türkiye’de bu artış o kadar yüksek değildi ama son yıllarda yükselmeye başladı. Toplumdaki şiddet artışının üç önemli nedeni oluyor. Bunlara grup stresi diyoruz. Bir şirkette grup stresi varsa orada sık sık tartışmalar olur ve öfke olayları artar. Mesela o şirkette bir yönetici bir grup insanı tutuyorsa, diğeri bir grup insan dışlıyorsa aralarında ikili ilişki varsa ve şirketin üst yönetimi yatay ilişki oluşturamıyorsa orada güven oluşmuyor. Güven oluşmayınca huzur olmuyor. Huzur olmayınca da gelecek kaygısı oluşuyor ve tartışma çıkıyor. Yani toplumdaki şiddet olaylarının önemli bir kısmı adil paylaşımın olmamasından kaynaklanıyor. Şiddeti artıran bir etki yapıyor.” ifadelerini kullandı.
“İnsana dokunan projelere daha çok ihtiyacımız var”
Sosyal medyanın gençleri etkiye açık hale getirdiğinin altını çizen Prof. Dr. Nevzat Tarhan, toplumda ve ailede iyi örneklerin artması gerektiğini belirtti. Tarhan; “İnsanlar şu anda daha yüksek, ulaşılamaz örnekler görüyor. Bunlara ulaşmak için aşırı bir istek ve beklenti içerisine giriyor. O beklentilerin gerçekleşmediğini gördükçe agresifleşiyor ve bu sefer bunun bir adım ilerisi olan servet düşmanlığına dönüşüyor. Şiddetin bir diğer nedeni ise mutsuzluk ve yalnızlık. İnsanlar kendilerini mutlu hissetmediği zaman maddeye yöneliyorlar. Bağımlılık maddesi kullanan bir gencin özellikle muhakemesi bozuluyor. Kar-zarar analizi yapamıyor. Aşırı şiddet davranışları oluyor. Sonunu düşünmeden hareket ediyor, kolay etki altında kalıyor. Sosyal medya da gençleri etkiye açık hale getiriyor. Toplumda ve ailede iyi örnekler artması gerekiyor. Bu konuda ruha dokunan projeler yapmak lazım. Yani taşa toprağa dokunan projeler değil ruha, insana dokunan projelere daha çok ihtiyacımız var. Bunlara yatırım yapılması gerekiyor yoksa biz bir müddet sonra toplumsal olarak ciddi bir sosyal çürümeyle, ahlaki yozlaşmayla karşı karşıyayız.” şeklinde konuştu.
“Bu üçünün dengeli olması gerekiyor”
Kültür denildiğinde sadece somut kültürün anlaşılmaması gerektiğini söyleyen Tarhan, manevi boyutun önemine dikkat çekti. Tarhan; “İnsanın ruh sağlığı için maddi birikimleri, manevi birikimleri ve sağlığı var. Bu üçünün dengeli olması gerekiyor. Manevi birikimler değerlerdir. Yalan söylememek, dürüst olmak, çalışkan olmak, paylaşımcı olmak, sana yapılması istemediğin şeyi başkasına yapmamak, dünyayı değiştirmek yerine kendimizi değiştirmek, bütün bunların hepsi bizim kadim öğretimizde olan, manevi birikimlerimizde vardır. Kültür dediği zaman somut kültür anlıyoruz. Halbuki kültür dediğin zaman arka plandaki anlam boyutu, manevi boyutu var. Onu ihmal etmemek lazım. Burada manevi alandaki yatırımlar çok önemli.” dedi.
“Aile güvenli alan ise çocuklar söz dinler”
Çocukların söz dinlemesi için ailenin güvenli alan olması gerektiğini belirten Tarhan; “Çocuğa söz geçirememenin nedenleri vardır. Ailede birlikte karar alma mekanizması oluşmamışsa, aile içerisinde demokratik işleyiş yoksa çocuk söz dinlemez. Eleştirinin olduğu, herkesin aynı fikirde olmak zorunda olmadığı, totaliter olmayan yahut da kendi fikrini zorla kabul ettirmeyen, buyurgan olmayan aile yaklaşımları olursa çocuk söz dinler. Bu zamanın çocukları eski çocuklar gibi değil. Eski çocuklar, ‘sorma düşünme, itaat et’ kültüründen geliyor. Yani soru sormayı karşı gelmek gibi görüyor. Bu kültürlerde çocuk içine atıyor. Bu sefer sosyal medyaya soruyor. Onlarda yanlış yönlendiriyor. Aile güvenli alan ise çocuklar söz dinler. Aile güvenli alan değil ise çocuklara söz dinletemezsiniz. Bunun için ne yapıp edip aileye güvenli, sıcak bir ortam haline getirmemiz gerekiyor. Anne baba buna odaklansın.” ifadelerini kullandı.
“Medya maalesef hoyrat davranıyor…”
Medyanın hoyrat davranışları sonucunda korunmasız ve savunmasız çocukların kötü etkilendiğini söyleyen Tarhan; “Medyanın hızlandırıcı ve kolaylaştırıcı etkisi var. Medyanın yaşamsal gıdası, çarpıcı olaylar, dramatik vakalardır. Bu vakaları alıp yayınlama ihtiyacı hissediyor çünkü haber değeri ortaya çıkıyor. Bunu yaparken de zarar vermeme, duygusuyla hareket etmesi gerekiyor. Medya bu konuda maalesef hoyrat davranıyor. Hoyrat davrandığı için en çok da korunmasız ve savunmasız olan, parçalanmış aile çocukları ve anne babanın sağlıklı iletişim kuramadığı zaman çocuklar kurban haline geliyorlar. Gençler modernizmin kurbanı olmuş durumdalar. Yani kendi kültürümüze uygun modernliğimizi oluşturmuş olsaydık bunlar çok daha az olurdu. Kültürümüze uygun bir modernizm oluşturmadık. Halbuki kendi insani değerlerimizi yaşatabilseydik çocuklar hem anne babaya karşı gelmeyecekler hem de aileye katkı sağlayabilecekleri bir özgürlük, sorumluluk dengelerini oluşturabilirlerdi.” şeklinde konuştu.
“Çocukların monoloğa değil diyaloğa ihtiyacı var”
Son olarak anne babalara önemli tavsiyelerde bulunan Tarhan; Çocukların monoloğa değil diyaloğa ihtiyacı var. Yani iyi örnek olmaya ve yol arkadaşı olmaya ihtiyacı var. Bu laubali olma anlamında değil. Yol arkadaşını ne yapar? Bir amacı vardır. Amaca giderken nasıl yardım edeceğini düşünmesi gerekiyor. Anne baba, ailenin iyiliği için yapması gerekenlere odaklanmalıdır. Çocuğuna heykel tıraş gibi şekil vermeye odaklanmasın. Evi güvenli alan yapsın. Öyle yaparsa çocuk bir iki hata yapar sonra hatasını anlar ve geri döner. Ev sevimli, sıcak ve güvenli bir alan olsun. Bunun en büyük çözümü pozitif iletişim kurmaktır. Ailede pozitif iletişim varsa takdir, övgü, onay sözleri daha çok kullanılıyorsa o evde kolay kolay suç işlenmiyor, şiddet olmuyor.” dedi.
Okunma : 591
ÜHA