TARHAN Ailesinin Soy Ağacı

Prof. Dr. Nevzat Tarhan: “Sosyal temas bağımlılığın en büyük ilacı”

Üsküdar Üniversitesi Kurucu Rektörü, Psikiyatrist Prof. Dr. Nevzat Tarhan, Uluslararası Uyuşturucu Kullanımı ve Kaçakçılığı ile Mücadele Günü dolayısıyla yaptığı açıklamada bağımlılık hakkında değerlendirmelerde bulundu.

Madde bağımlılığından dijital bağımlılığa kadar her türlü bağımlılıkta beynin ödül ve kontrol sisteminin bozulduğunu kaydeden Psikiyatrist Prof. Dr. Nevzat Tarhan, bağımlılığa yol açan en önemli etkenlerin zayıf aile, yanlış arkadaş, mutsuzluk ve yalnızlık olduğunu söyledi.  Sosyallik, sosyal beceriler ve sosyal temasın bağımlılığın en büyük ilacı olduğunu belirten Tarhan, “Bağımlıların çoğu yalnız. Sosyal izolasyon ve yalnızlık gençlerdeki bağımlılığın en büyük sebeplerinden birisi.” uyarısında bulundu.

Birleşmiş Milletler Genel Kurulu 1987 yılında, uyuşturucu kullanılmayan sağlıklı bir toplum hedefine ulaşmak, uyuşturucu ile mücadele konusunda uluslararası alanda eylem ve iş birliğini güçlendirmek amacıyla 26 Haziran tarihini "Uluslararası Uyuşturucu Kullanımı ve Kaçakçılığı ile Mücadele Günü" olarak kabul etti. Bu özel günde sağlıklı yaşam davranışlarının önemi vurgulanarak uyuşturucu kullanımının zararlarına dikkat çekiliyor.

Bağımlılıkta beyin ödüle doymuyor

Bağımlılıkta beyindeki ödül ceza sisteminin bozulduğunu belirten Prof. Dr. Nevzat Tarhan, “Bağımlılığa psikiyatride ödül yetmezliği sendromu diyoruz. Beyin, ödüle doymuyor. Bu asır hedonizmi yücelten bir asır. Şu anda yaşam felsefesi olarak insanlara zevkinin peşinde koşmaları öneriliyor. Haz ve hız peşinde koşmayı ego ideali olarak sunan bir zamanda yaşıyoruz. Gençler zengin olmayı, ünlü olmayı, varlıklı olmayı ve hızlı yaşamayı hayal ediyorlar.” dedi.

Gençlerde oyun ve dijital bağımlılık görülüyor

Toplumsal olarak istenmeyen karakter özelliklerinden Narsisizm, Makyavelizm ve Psikopati'yi inceleyen bir kişilik envanteri olan karanlık üçlüye değinen Prof. Dr. Nevzat Tarhan, “Karanlık üçlüde üç kişilik özelliği vardır. Narsistik kişilikte; bencil, çıkarcı, kendine hayran, egosunu kutsallaştırmış kişilik özelliği vardır. İkincisi antisosyal kşilik özelliklerine sahip suça becerikli kişilerdir. Yalan söylerler, suçluluk ve pişmanlık hissetmezler. Üçüncü kişilik Makyavelist kişilik. Hedefe ulaşmak için her şey serbest diye düşünür. Bu üç özelliğin bir arada bulunduğu kişilerden uzak durmak gerekir. Bu çağda, bu insanlar çoğaldı.” dedi.

Bağımlılığın bu asrın öğretisi olduğunu kaydeden Prof. Dr. Nevzat Tarhan, “Bağımlılık ve depresyonun sebebi sosyal virüstür. Bu virüsün adı hedonizm virüsüdür. Hedonizm virüsü, hazcılık, zevkcilik virüsü özellikle gençleri esir etmiş durumdadır. Gençlerde oyun bağımlılığı ve dijital bağımlılık şeklinde görüyoruz.” dedi.

Bağımlılığın gelişmesinde en önemli üç etken

Bağımlılığın gelişmesinde üç etken olduğunu belirten Prof. Dr. Nevzat Tarhan, “Dijital bağımlılıkta ya da madde bağımlılığında en büyük etkenin zayıf aile, yanlış arkadaş ve mutsuzluk olduğunu görüyoruz.  Bu üçü birleştiği zaman o kimse bağımlılığa aday oluyor. Evde aile bağları zayıf, huzur yok, cazibe yok, çekim yok. Çocuk yalnız kalmış. Böyle durumlarda arkadaş çevresi de kötüyse çok rahat bağımlılığa yönlendirilebilir.” uyarısında bulundu.

Aileye önemli görevler düşüyor

Bağımlılığın önlenmesinde aileye önemli görevler düştüğünü kaydeden Prof. Dr. Nevzat Tarhan, “Aile bağları zayıf olduğunda, evde kurallı ortam oluşturulmadığında, tatlı bir disiplin olmadığında çocuğun bağımlılığa yönelmesi kolaylaşıyor. Öyle olunca anne farklı, baba farklı söylüyor. Evde anne babanın koalisyon kurması lazım. Çocukla koalisyon kurulması lazım. Anne baba sorunları önce kendileri konuşacak, çözecekler, ondan sonra çocukla konuşacak. Anne ve baba farklı bir şey söyleyince çocuk kendi hoşuna giden neyse onu yapıyor. Çocuk her şeye karşı çıkıp itiraz ediyor ve karşı koyma davranışı geliştirir. Her şeyi protesto ediyor. Bu çocuk ancak sanal ortamda mutlu oluyor.” dedi.

Evdeki huzurlu ortam en önemli kalkan

Evdeki huzurlu ortamın dışardaki tehlikelere karşı kalkan oluşturduğunu kaydeden Prof. Dr. Nevzat Tarhan, “Evin ortamı huzurlu olursa gençler bağımlılığa yönelse bile oradaki sahte hayatı görüyor. Oradaki eğlence sahte, gülüşler sahte, arkadaşlıklar sahte. Genç bu sahteliği gördükten sonra vazgeçiyor. Bağımlılıkta, yeni kuşak gerçekten risk altında. Benmerkezciler, konforcular. Ancak anne ve baba olarak biz iyi örnek olsak onların düzelmesi, hatalarından dönmesi çok kolay. Çünkü temiz, pırıl pırıl çocuklar. Doğru ve yanlışı sosyal medyadan öğrendikleri için geçici olarak kanabiliyorlar. Eğer anne baba veya çevre iyi örnek olursa hemen toparlıyorlar.” dedi.

Bağımlılığın çeşitli kriterleri olduğunu belirten Prof. Dr. Nevzat Tarhan, “Bunlardan biri ona maruz kalmadığın zaman yoksunluk hissetmedir. Madde ya da sanal dünya olabilir. Ona ulaşamadığı zaman sinirli, huzursuz oluyorsun. Mesela bir seyehate gittin internet yok, çıldırdın, sağa sola çatıyorsun. Sen de bağımlılık başlamış demektir. Online olmama korkusu var şu anda. Böyle çok fazla örnekler görüyoruz.” diye konuştu.

Bağımlılıkta beynin kontrol sistemi bozuluyor

“Bağımlılıkta ikinci kriter kişinin planlanandan daha uzun kullanması” diyen Prof. Dr. Nevzat Tarhan, “Kişi internete bir saat gireceğim diyor, 4-5 saat girmiş. Bağımlılıkta beynin kontrol sistemi bozuluyor ödül ceza sisteminde. Kontrol güçlüğü en büyük bağımlılık sebebi. Kişi direksiyon hakimiyetini kaybediyor. Haz yönünden direksiyona yöneliyor. Halbuki hayat bir yolculuktur. O yolculukta bir hedefimiz var. Ona doğru giderken hazlar bir tarafa çekiyor, gerçekler bir tarafa çekiyor. Ama biz bu ikisinin arasında hedefimize uygun doğru kararlar vererek, doğru seçimler yaparak ilerlememiz lazım.” dedi.

Gençlerdeki bağımlılığın en büyük sebebi yalnızlık

Sosyallik, sosyal beceriler ve sosyal temasın bağımlılığın en büyük ilacı olduğunu belirten Tarhan, “Bağımlıların çoğu yalnız. Sosyal izolasyon ve yalnızlık gençlerdeki bağımlılığın en büyük sebeplerinden birisi. Mutlu değil çünkü. Çocukta başka bir seçenek yok. Stres azaltma tekniği olarak yöneliyor ona. Stresini azaltmak için yöneliyor, rahatlıyor ama bu sefer rahatladıkça dozunu artırıyor. Bir müddet sonra hayatındaki tek ilgi alanı o oluyor. Dijital teknolojileri tabii ki kullanacak. Ama ihtiyacı olan kadar kullanacak. Biz internetin nesnesi olmayacağız öznesi olacağız. Biz yöneteceğiz, o bizi yönetmeyecek. Küresel bir salgın bu. Çocuklarımızı korumamız gerekiyor.” dedi.

Bağımlılığın ortaya çıkmasındaki önemli etkenlerden birinin sosyal dayanakların zayıflaması olduğunu ifade eden Prof. Dr. Nevzat Tarhan, “Bizi yine de bir arada Anadolu irfanı tutuyor. O da hızla tükeniyor. 20-30 sene sonra artık şimdiki yakın sıcak ilişkiler, Anadolu’da kalmayacak. Yeni kuşak evliliği ayak bağı gibi görüyor. Bu küresel hastalık bize de sirayet etti.  Şu an da genciz diye övünüyoruz ama 10 sene sonra nüfusumuz yaşlanacak.” diye konuştu.

Duygusal ihmal de yalnız hissettiriyor

Duygusal ihmale de dikkat çeken Prof. Dr. Nevzat Tarhan, “Biz çeşitli koruyucu çalışmalar yaparken risk gruplarını ayırıyoruz, parçalanmış aileler var, çocuklar var özellikle bakım evlerinde devletin koruma altına aldığı çocuklar var. Bu çocuklar için yalnızlık en büyük sorun. Anne ve babanın olmayışı, sevgi yoksunluğu, empati yoksunluğu. Böyle kişiler duygusal ihmal yaşıyor. Duygusal ihmal yaşayan kimselerde mesafesiz terk edişler vardır. Ailede bir sorun yok gibi gözüküyor anne kendini eve temizliğe vermiş. Çocuğun karnını doyurup altını temizliyor ve doğru mutfağa gidiyor. Çocukta duygusal ihmal oluşuyor. ‘Annem beni sevmiyor, annem masadaki örtüyü daha çok seviyor’ diyor. Bizim kültürümüzde özellikle babalar çocuklarını herkesin içinde sevmezler. Bu eski düşüncedir. Çocuğa sevgisini mutlaka göstermelidir. Uykuda sev kültürü geçmişte kaldı, şimdi bir saat zaman ayır.” diye konuştu.

Son sığınak ailedir

Ailede demokratik bir ortamın da önemine işaret eden Prof. Dr. Nevzat Tarhan, “Ailede de çocuklar sorulara yanıt alacak, alamayınca hadi beraber araştıralım diyecek. Öğrenen örgüt olacak. Anne baba hepsi öğrenecek. Ders arkadaşı ve yol arkadaşı olmalı. Arkadaş olunmaz diyorlar. Nasıl olmaz? Pozitif psikolojide hedef arkadaşı vardır. Hedef vardır giderken iki üç saat seninle ders çalışacağız dersin bu hedef arkadaşlığıdır. Çocuğunuzla bunu kurun. Birlikte eğlenin, gülün, ders çalışın. Evin lideri anne ve baba olmalı. Çocuğa bunu kaptırmamak lazım.

Toplumsal normlar bozuldu, kale yıkıldı. İç kale var sadece, son sığınak ailedir. O da yıkılırsa aile yok olur. Anne baba çocuğa emir vermek yerine seçenek sunmalı. Çocuk özerklik duygusunu tatsın. Seçeneklerden biri cazip olmalı yoksa anne çocuk savaşları olur.” Diye konuştu.

Bağımlılık tedavi edilebilir

Prof. Dr. Nevzat Tarhan, bağımlılığın tedavi edilebildiğini belirterek “Tedavide bozulan ödül ceza sisteminin düzeltilmesi hedeflenir. Beyindeki ödülle ilgili bozulan mekanizma ilaçlarla temizlenir. Detoks dönemi iki ya da üç hafta sürer. Ondan sonra tedavi de rehabilitasyon başlar. Kişiye özel terapiler yapılır. Tedavinin aşamalarından biri de önlemeye ilişkin çalışmalardır. Burada zayıf ve risk grubundaki kişilerin rehabilite edilmesi ve mutluluk oranlarının artırılması önemlidir. Burada da devreye pozitif psikoloji girmektedir.” diye konuştu.

Mutluysa maddeye yönelmez…

Günümüzde bağımlılık tedavisindeki anlayışın da değiştiğini kaydeden Prof. Dr. Nevzat Tarhan, “Bağışıklık sistemini güçlendirip hastalığı kendi kendine yenmenin yolunu açıyorsun. Deniyorsun ona rağmen düzelmezse ameliyata alıyorsun. Bağımlılıkla mücadelede artık insanların mutluluk puanlarını yükseltmek gerekiyor. İnsan mutluysa maddeye yönelmez.” dedi.

Okunma : 2105

ÜHA

 

Haberler

Foto Galeri