Üsküdar Üniversitesi Kurucu Rektörü Psikiyatrist Prof. Dr. Nevzat Tarhan, TGRT Haber’in canlı yayın konuğu oldu. Tarhan, “Kumar Bağımlılığı” konusuna ilişkin dikkat çeken değerlendirmelerde bulundu. Kumar bağımlılığına yatkınlığın beyindeki dopamin seviyeleri ile bağlantılı olduğuna vurgu yapan Tarhan, ailede bağımlılığın olmasıyla riskin daha da arttırdığını belirtti. Tarhan, sosyal medyanın kolay erişilebilirliği ve cazibesinin gençleri siber kumar ve şans oyunlarına karşı daha büyük bir risk altına soktuğunu belirtti.
Üsküdar Üniversitesi Kurucu Rektörü Psikiyatrist Prof. Dr. Nevzat Tarhan, “Kumar Bağımlılığı” konusuna ilişkin değerlendirmelerde bulundu.
“Ailede varsa, gençler riske daha kolay kapılabiliyor”
Kumar bağımlılığına yatkınlığın beyindeki dopamin seviyeleri ile bağlantılı olduğuna vurgu yapan Psikiyatrist Prof. Dr. Nevzat Tarhan, ailede bağımlılığın olmasıyla riskin daha da arttırdığını belirtti. Tarhan; “Kumar, bahis, kazı kazan ve borsa gibi para ile oynanan oyunlar, özellikle gençlerde risk oluşturuyor. Ailede bu tür oyunları oynayan biri varsa, gençler bu riske daha kolay kapılabiliyor. Onlar bir grup oluyor. Diğer bir grup da beyinlerindeki dopamini yönetemiyorlar. Bu kişiler genetik olarak hassas oluyorlar. Beyindeki dopamin enzim seviyesi yüksek oluyor, dopamin bağımlısı oluyorlar. Sadece kumara değil bütün bağımlılıklara yatkın oluyorlar. Mesela bazı kişiler var her gün az oynar hiç bağımlı olmaz ama bazılarında bu yatkınlık varsa bir başlar ve kendisini durduramaz. Bununla ilgili bazı aday genler tespit edildi. O genleri tedaviye dirençli bağımlılarda genetik yatkınlık var mı yok mu diye araştırıyoruz.” ifadelerini kullandı.
Kontrolsüz sosyal medya kullanımı büyük risk oluşturuyor…
Sosyal medyanın kolay erişilebilirliği ve cazibesinin gençleri siber kumar ve şans oyunlarına karşı daha büyük bir risk altına soktuğunu belirten Tarhan; “Sosyal medya çok etkiliyor. Sosyal medyanın kolay ulaşılır olması, ucuz olması 7/24 el altında olması risk oluşturuyor. Gençler Covid’den sonra daha fazla bir risk altına girdiler. Sosyal medyanın çekiciliği, cazibesi, kimliğin saklanarak oynanması gençleri buna itiyor. Bu şans oyunları en çok da siber kumar şeklinde oluyor. Yasal olarak sınırlamak, kontrol etmek çok zor. Kontrolsüz sosyal medya kullanımı büyük risk oluşturuyor. Gençler sosyal medyayı kontrolsüz kullanıyorsa bütün gençler risk grubunda…” şeklinde konuştu.
“Kumar oynamak haz beklentisine sebep oluyor”
Aile içindeki zayıf bağların ve sosyal medyanın olumsuz etkisiyle gençlerin kumar bağımlılığına daha yatkın hale gelebileceğini belirten Tarhan, bu durumun kişilerin günlük yaşamlarını olumsuz etkileyebileceğini vurguladı. Tarhan; “Aile içerisinde sosyal sınırlar, sosyal normlar yoksa kumar çok kolay haz veriyor çünkü kumar oynamak kişide haz beklentisine sebep oluyor. Kişi kumar oynadıktan sonra kaybettiği parayı yeniden kazanmak için tekrar oynamak istiyor. Hatta kazanmamışken bile kumardan para kazandığını iddia edecek derecede yalan söylemeye başlıyorlar. Kendilerinde sorun olmadığını düşünüyorlar. ‘Kontrol bende’ diyorlar. Bu kişilerin artık günlük yaşantıları bozulmaya başlıyor. Okulu, dersleri, günlük yaşamlarını bundan dolayı terk etmeye başlıyorlar. Sosyal medya şu anda şans oyunlarını oynamada en büyük risk alanıdır. Eğer aile bağları zayıfsa, aile içerisinde her şey konuşulamıyorsa, çocuğa kötü örnek olacak arkadaşları varsa böyle çocuklar da risk grubunda oluyor. Bu nedenle 20-30 sene önce bir çocuğun buradaki tehlikesi bir ise şimdi beşe çıktı. Daha önce anneler çocuklarına yarım saat ayırıyorsa şu anda sağlıklı ve pozitif iletişim kurmak için bir saat ayırmaları gerekir.” dedi.
“Modernizm, gençleri haz odaklı yaşam felsefesine sürüklüyor”
Modernizmin, haz odaklı bir yaşam anlayışını yücelterek gençleri hızlı tatmin arayışına götürmesini ve tüketim kültürüne daha yatkın hale getirdiğini belirten Tarhan; “Modernizm hedonistik bir yaşam felsefesi oluşturdu. Yani haz peşinde koşmayı ego ideali yaptı. Haz içinde yaşamayı yüceltti. Modern yaşam, ‘hoşuna giden iyidir, hoşuna gitmeyen kötüdür’ diyerek iyi-kötü, değerli-değersiz, doğru-yanlış gibi kavramları değiştirdi. Bu psikolojide haz ilkesi olarak geçiyor. Haz ilkesinin bu derece yaşam amacı olarak seçilmiş olması, gençleri hızlı tatmin etme yönünden çok daha kırılgan hale getirdi. Yani ileri yaşta olanlar miras aldıkları kültüre göre daha kontrollü olabiliyorlardı. Hayır diyebiliyorlardı. Önceden aile bağları daha güçlüydü. Yani birisi kumara yönelirse hemen fark ediliyordu, bütün çevre onunla ilgili önlem alıyor, tavsiyede bulunuyor ve bir sınır koyabiliyordu. Şu anda aile bağları zayıfladı. Kültür aktarımını artık aileler değil sosyal medya yapıyor. Bu da doğruları değiştirdi. Gençler hazzı yücelttikleri için zenginliği yüceltiyorlar. Servet ve şehvet onların yaşam amacı oluyor. Böyle durumlarda da zevk tuzaklarına daha kolay düşüyorlar. Gençlerin bu duygularını tetikleyen tüketim ekonomisi ve eğlence endüstrisi var. Kültürel emperyalizm var. Bu kültürel emperyalizme biz gönüllü olarak sömürülüyoruz. Gençler emperyalizmin gönüllü kurbanları oldular.” ifadelerini kullandı.
Kumar bağımlılığında dopaminin rolü…
Kumar bağımlılığın sebeplerinden bahseden Tarhan; “Çoğu zaman heyecan arayışı oluyor. Çoğu zaman haz peşinde koşma oluyor. Bazen de stres azaltma tekniği olarak kumar oynuyorlar. Bir şeye morali bozuluyor, ‘Bana kumara iyi geliyor.’ diyor gidiyor ve oynuyor. Kişi isterse tedavisi var. Tedavide birlikte yaşadığı kişiler, aile bu konuda bilinçli ise aileyi de tedaviye katıyoruz. Bu kişilerde beyin daha fazla dopamin istiyor. Bu kişiler o haz molekülünü kumarla gidermeye çalışıyor. Beynin dopamin ihtiyacını zamana yayarak gidermeyi öğretiyoruz. Bu bütün bağımlılıklarda vardır. Yani insan beyni beklenen ödüllerden değil de beklenmeyen ödüllerden daha çok harekete geçiyor. Beklenen ödüller her ay alınan maaştır. Beklenmeyen ödül ise hiç ummadığın bir yerden gelir. Bu bağımlılık maddeleri beynin beklenmeyen ödüllerle ilgili alanını harekete geçirdiği için birkaç misli daha fazla haz üretiyor ve insan o hazzı yüceltiyorsa onu yakalamak için yaşamın sebebi haline getiriyor.” dedi.
Okunma : 744
ÜHA