Sosyal medyanın bağımlılık yapma etkisinin, davranışsal bağımlılık olarak tanımlandığını ve sınıflandırma kitaplarında yerini aldığını dile getiren Psikiyatrist Prof. Dr. Nevzat Tarhan, “Instagram'a ulaşamayıp ciddi şekilde krize giren ve başka sosyal medya platformlarında çılgınca paylaşımlarda bulunan insanları izledikçe, sosyal medya bağımlılığı daha görünür hale geldi.” dedi.
Üsküdar Üniversitesi Kurucu Rektörü, Psikiyatrist Prof. Dr. Nevzat Tarhan, sosyal medyanın olumsuz psikolojik etkilerinin yarattığı bağımlılığı değerlendirdi.
Sosyal medyanın bağımlılık yapıcı etkisi
Prof. Dr. Nevzat Tarhan, sosyal medya bağımlılığının davranışsal bağımlılık olarak kabul edildiğini ve bu bağımlılığın insanların beyinlerinde ciddi değişiklikler yarattığını ifade ederek, “Sosyal medyanın bağımlılık yapıcı etkisini Instagram'da yaşanan son krizle birlikte çok net bir şekilde gördük. Instagram'a ulaşamayıp ciddi şekilde krize giren ve başka sosyal medya platformlarında çılgınca paylaşımlarda bulunan insanları izledikçe, sosyal medya bağımlılığı daha görünür hale geldi. Bu durumu aileler kendi çevrelerinde fark ediyorlardı, ancak sosyal medyada bunun boyutlarını daha açıkça görebiliyoruz. İnsanlar, özellikle gençler, sanki hayatlarının hiçbir anlamı kalmamış gibi ölçüsüz konuşmalar ve saçma paylaşımlar yapıyorlar.” dedi.
Sosyal medya ve davranışsal bağımlılık…
Sosyal medyanın bağımlılık yapma etkisinin, davranışsal bağımlılık olarak tanımlandığını ve sınıflandırma kitaplarında yerini aldığını dile getiren Prof. Dr. Tarhan, “Mesela kumar bağımlılığı nasıl madde bağımlılığı gibi değilse, sosyal medya bağımlılığı da öyle. Bu tür bağımlılık, beynin ödül sistemini bozuyor. Normalde beynin ödül sistemindeki yollar patika gibiyken, bağımlı kişilerin beynindeki ödül sistemi yolları otoban gibi oluyor. Beynin bu bölgesi, daha fazla serotonin ve dopamin üretip dönüştürüyor ve bu kesildiğinde kişiler krize giriyorlar. Literatürde bu durum ‘ödül yetmezliği sendromu’ olarak geçiyor. Kişiler ödüle doyamadıkları için daha fazla ödül istiyorlar, bu da bir nevi muhakemelerini bozuyor. Dürtüsel ve kontrolsüz davranmaya başlıyorlar ve hata yapma olasılıkları artıyor. Tıpkı madde bağımlılığında olduğu gibi, kontrolsüz kullanım ve yoksunluk belirtileri ortaya çıkıyor. Mesela bu yoksunluk belirtileri, sinirlilik şeklinde yaşanıyor. Hatta bununla ilgili yıllar önce ‘Fear of Missing Out’ (FOMO) adıyla bir ölçek geliştirmek zorunda kaldık.” diye konuştu.
Online olamama korkusu
Online olamama korkusunun, gidilen yerde internete bağlanamama durumunda bir korku oluşmasına neden olduğunu da kaydeden Prof. Dr. Tarhan, “Bu durum kaygı seviyesini yükseltiyor. Bununla ilgili olarak ‘FOMO’ (Fear of Missing Out) adıyla bir ölçek geliştirmiştik. Bu ölçek, bu gibi durumların yaygınlığını ölçmek için kullanılıyor. Özellikle gençleri etkiliyor; şu anda 12-19 yaş grubu bu konuda ciddi şekilde etkileniyor. Bu etkilenmenin sonucunda ne oluyor? Gençlerin günlük yaşam aktiviteleri bozuluyor, okul reddi ortaya çıkıyor. Başka bir şey düşünemez hale geliyorlar, sosyal etkileşimleri bozuluyor.” şeklinde konuştu.
Sosyal medya iş yapma şekillerini de değiştirdi
Sosyal medyanın, yetişkinlerin de iş yapma şeklini, duygusal paylaşımını, romantizm araçlarını ve tüketim alışkanlıklarını bile değiştirdiğini anlatan Prof. Dr. Tarhan, “Alışveriş alışkanlıklarını etkilediği gibi siyasal katılımı da etkiliyor. Savaşlar artık siber ortamda gerçekleşiyor. İngiltere 2015'te sosyal medya tugayı kurdu. Bu tugay, internette savaş stratejileri geliştirmek için kurulan bir birimdir. Dezenformasyonla mücadele için bakanlıklar kurma gerekliliği bile gündeme geldi.” dedi.
Sosyal medya bağımlılığının tedavisinde hastaneye yatan vakalar bile var
“Sosyal medya bağımlılığı sadece bireyleri değil, toplumu da etkiliyor.” diyen Prof. Dr. Tarhan, “Sosyal medya bağımlılığının sosyal etkileri de ortaya çıkmaya başladı. Instagram'a bir hafta erişim probleminin yaşanması, özellikle bağımlı olan kişiler üzerinde farklı bir etki yarattı. Bağımlı olan kişiler, Instagram'dan aldıkları hazzı başka şeylerden alamadıkları için daha çok etkileniyorlar. İlginçtir ki, sosyal medya bağımlılığının tedavisinde hastanede yatan vakalar bile oluyor. Bir hafta boyunca sosyal medyadan mahrum kalmak, bazı kişilerin bu bağımlılıktan vazgeçmesini sağlıyor.” şeklinde konuştu.
Pet şişeye tuvaletini yapıyorlar
Sosyal medyaya bağımlı olan kişilerin genellikle kendilerini bağımlı olarak görmediklerini ve "Ben bağımlı değilim ki" dediklerini de dile getiren Prof. Dr. Tarhan, “Ancak tıpkı diğer bağımlılıklarda olduğu gibi, kendilerini bağımlı olarak görmedikleri için bağımlılığın sonuçlarıyla karşılaşmaya başlarlar. Bu sonuçlar arasında okula gitmemek, öz bakımı ihmal etmek, geç kalkmak, diş fırçalamamak, banyo ve tuvalet ihtiyaçlarını ihmal etmek gibi davranışlar yer alır. Öyle vakalar görüyoruz ki, özellikle oyun bağımlılığında, kişiler odalarında pet şişe kullanarak idrar ihtiyacını gideriyor, çünkü oyun oynarken vakit kaybetmek istemiyorlar. Bu tür bağımlılıklar, kişileri tutsaklık derecesine kadar esir edebilir.” dedi.
İleri vakalarda klinik tedavi gerekiyor
İleri vakalarda klinik tedavi gerekli olduğuna işaret eden Prof. Dr. Tarhan, “Ancak hafif vakalarda, sosyal medya bağımlılığının kimlerde daha yaygın olduğunu araştırdığımızda iki tür durum ortaya çıkıyor. Birincisi, aile bağları zayıfsa, birlikte zaman geçirme azsa ve ailede sıcak, sevgi dolu bir ortam yoksa, bu kişiler stres azaltma tekniği olarak sosyal medyaya yönelirler. Bir şey morali bozduğunda ya da kendini mutsuz hissettiğinde, sosyal medya geçici bir mutluluk verir. Bu da kişiyi geçici olarak rahatlatır ve sosyal medyaya bağımlı hale getirir. Sosyal medya farklı bir mutluluk veriyor o anda.” diye konuştu.
Okunma : 816
ÜHA