Üsküdar Üniversitesi Kurucu Rektörü, Psikiyatrist Prof. Dr. Nevzat Tarhan, İlim İrfan Akademisi tarafından düzenlenen “Aile” seminerinde konuşmacı olarak katıldı. Çevrimiçi düzenlenen etkinliğe yoğun ilgi gösterilirken Tarhan, modernizm ve dijitalleşmenin aileyi tehdit ettiğine dikkat çekti. Kuralları ve hayalleri olan evlerde iyi çocuklar yetişiyor diyen Tarhan, sahte dünyadan korunmak için ailede kaliteli beraberlik ve güven ilişkisinin önemli olduğunun da altını çizdi.
“Hakikati internet aracılığıyla yaymalıyız”
Yaşadığımız çağın dijital yönüne vurgu yapan Tarhan, hakikati yaymada teknolojiyi kullanmanın önemine değindi. Tarhan; “21. yüzyılda bilginin üretim hızı ile beraber bilginin bağlanabilirlik hızı da arttı. İnternetin ortaya çıkmasıyla dijital formata çevrilen her şey nakledilebilir oldu. Şu anda bir maket üretiyorsunuz bir kalem onu titreşim haline getiriyorsunuz, karşı taraftaki bilgisayardan 3D yazıcıyla o kalemin aynısını üretiyor. Bilginin nakli demektir bu. Görüntünün, sesin ve kokunun nakli yapılabiliyor. Dijital yollar, dünyamızın bilgi otoyolları oldu. Davos’ta yapılan toplantılarda gizli gündem maddeleri oluyor. Son gerçekleştirilen toplantıda ‘Yapay zekâ yeni yeryüzü tanrısıdır’ şeklinde karar alındığı biliniyor. Tanrı ne yapar, her şeyi kontrol eder ve mutlak güçtür. Her şeyi kontrol eden güce tanrısal güç denir. Yapay zekayla biz her şeyi kontrol edebileceğiz mesajı veriliyor. Hatta he şeyi çiplerle kontrol etmeyi planlıyorlar yakın bir zamanda çipli pasaport, çipli kimliği olmayan uçağa bile binemeyecek. Şu anda buna doğru gidiyoruz. Bütün dünyada nüfus kağıtları öyle oldu hayatı kolaylaştırdı. Bizler de gönüllü olarak bu teknolojileri kullanıyoruz hatta kullanma ihtiyacı hissediyoruz. Eğer dijital platformlara biz hâkim değil, onlar hâkim ise; o zaman onlar özne, biz nesne oluyoruz. Pandemi dünyada internet kullanma alışkanlıklarında büyük bir değişime neden oldu. Pandemi öncesinde internet kullanımını reddedenler vardı. Şu anda biz interneti böyle rahat kullanıyorsak, bunu pandemiye borçluyuz. Elimizdeki hakikatleri interneti kullanarak yayabileceğiz. Kader bize böyle bir fırsat verdi. Eskiden internet büyük güçlerinin kontrolü altındaydı. Bugünse bu kadar sosyal hareketliliğin, bilgi hareketliliğin olduğu yerde artık yasaklarla sonuç alınamıyor.” dedi.
“Teknoloji doğru kullanıldığında aile için tehdit değil, fırsattır”
Teknolojinin doğru kullanıldığında aile için tehdit değil fırsat olduğunu ifade eden Tarhan, teknolojiyi kötücül kişilerin yönlendirmesinden kurtarmak için kendi değerlerimiz ile yeniden inşa etmemiz gerektiğinin altını çizdi. Tarhan; “Dijital çağ bizim için sosyal hareketliliğin, ekonomik hareketliliğin, parasal hareketliliğin ve en önemlisi bilgi hareketliliğinin çok değişik bir yolla ortaya çıktığı bir çağ oldu. Hatta aynı evde anne baba ve çocuklarda Whatsapp uygulaması üzerinden konuşuyorlar. Bunlar hayatı kolaylaştırdı ama hayatı kolaylaştırırken insanlığımızı kaybetmememiz lazım. Teknoloji tarafsızdır. Bunu iyi amaçla kullanırsak doğruya ve hakikate hizmet eder. Yanlış amaçla kullanırsak yahut tembellik yaparsak bu kötücül kişilerin elinde kalır. Onun için dijital çağ tehdit değil, dijital çağ bir fırsattır, aile için de öyledir. Teknolojiyi onların sunduğu anahtar kelimeler üzerinden değil, kendi istediğimiz anahtar kelimeler üzerinden inşa etmeliyiz. Kendimize ait bir ilişki ağı, bir tebliğ ağı kurmamız gerekiyor. Böyle durumlardan en güzeli de ikna ve inandırma yöntemiyle gitmektir. Bu çağın insanı baskı, tehdit, korkutma ve sindirmeden anlamıyor. Bu zamanın insanı ikna ve inandırmayla eğitilebilir. Dijital çağ tebliğ için bize müthiş fırsatlar, kolaylıklar sunuyor. Bunu gençler çok iyi kullanıyor, ben gençlere bu konuda çok daha fazla güveniyorum. Biz radyo kuşağıyız, daha sonra televizyon kuşağı çıktı. Şimdi ise üçüncü kuşak, sosyal medya kuşağı. Bu kuşakları şekillendiren teknolojik araçlar oldu. İnsanlık tarihinde insan teknolojiyle hiç bu kadar iç içe olmamıştı. Biz radyo kuşağı olduğumuz için bu dijital çağın göçmeniyiz, bu gençler onun yerlisidir. İçine doğmuşlar, bunu küçük yaşta rahatlıkla öğrenebiliyorlar. Bunun için bizim daha fazla efor sarf etmemiz lazım. Biz eğer efor sarf edersek yaşıtlarımıza göre fark oluşturmuş olacağız. Bunun için bu yenilikleri takip edip en azından birkaç kişinin aklına, kalbine, ruhuna güzel tohumlar atabiliriz. Dijital çağ, böyle bir kolaylık ve fırsat sunuyor. Dijital çağ bizim için çok güzel şeylere vesile olabilecek.” ifadelerini kullandı.
“Kuralları ve hayalleri olan evlerde iyi çocuklar yetişiyor”
Çocukları bağımlılıktan korumak için sıcak aile ortamını sağlamak gerektiğini aktaran Tarhan, kuralları ve hayalleri olan evlerde iyi çocuklar yetiştiğinin altını çizdi. Tarhan; “Kişi, kontrol duygusunu kaybettiği zaman bağımlılık başladı demektir. Kendi, günlük yaşantı tarzını değiştirecek bir kontrol duygusunu kaybettiyse bağımlılık başlamıştır. Bu hangi ailelerde, hangi kişilerde oluyor? Çoğu mutsuz kişiler, zayıf ailelerde oluyor. Kötü arkadaş, aile bağları zayıf, sohbet yok, muhabbet yok, ev sıcak aile ortamı değil, çocuk eve gelirken seve seve gelmiyor, eş eve gelirken seve seve gelmiyor, hatta eve geldiği zaman sanki mahkemeye geliyor gibi hep sorgulanıyor, yargılanıyor. Böyle bir ortamda çocuk elinde haz nesnesi arıyor. O haz nesnesi nedir? Günümüzde teknoloji ve diğer etkenler. Onun için ekrana ‘evin açık kapısı’ diyoruz. Bakıyorsunuz kişi ekran bağımlılığı başlıyor. Eğer aile bağları iyiyse, sıcak bir ortam varsa, evde sohbet paylaşım varsa çocuk bağımlı olmuyor; normal seviyede kullanıyor, ailede ekran olmadan da yaşanabileceğini görüyor. Evde sıcak ortamı sağladıktan sonra bağımlı olurlar mı diye korkmayalım. Çocuklarımızla nitelikli bir ilişki, korku itaati değil gönüllü itaat dediğimiz bir ilişki ortaya çıkarsa, evde sıcak bir atmosfer ortaya çıkarsa çocuk kolay kolay kötüyü tercih etmiyor. Bir iki denese bile doğruyu seçiyor, ama bunun için ev kurallı ortam olacak. Kuralları ve hayalleri olan evlerde iyi çocuklar yetişiyor.” şeklinde konuştu.
“Sahte dünyadan korunmak için ailede kaliteli beraberlik ve güven ilişkisi önemli”
Çocuk eğitiminde rol model olmanın önemine değinen Tarhan, kaliteli beraberlik ve güven ilişkisi ile büyütülen çocukların doğru ile yanlışı ayırabildiğini ifade etti. Tarhan; “Çok dehşetli bir asırdayız gerçekten. Hakikate götüren bir iki tane sebep var: Samimiyetimiz ve iyi niyetimiz. Çocuklarla bu şekilde iletişim kurarak, anladığı dili bulmak gerekiyor. Bunu bulursak bağımlılık bizim için tehdit olmaktan çıkar. Ama bunu 10 yaşına kadar çocuğa verebilirsin, 10 yaşından sonra zor. 10 yaşından sonra çocuk artık daha çok toplumun etkisi altına giriyor, 10 yaşına kadar çocukla güven ilişkisini kurmak gerekiyor. Güven ilişkisini kurarsan çocuk ya annem-babam ya bu sahte dünya dediği zaman, sahte dünyayı elinin tersiyle itebilir. Sahte dünyayı elinin tersiyle itebilmesi için bizim çocukla kaliteli bir beraberlik, kaliteli bir güven ilişkisi kurmamız gerekir. Öyle bir çağdayız ki birinci sorumluluğumuz anne baba olarak rol model miyiz, örnek olabiliyor muyuz ona bakacağız. İbn – i Haldun der ki; ‘Çocuğunuzu eğitmek için özel bir çabaya gerek yok, siz nasılsanız çocuğunuz öyle olur.’ diyor. Çocuk söz diliyle değil davranış diliyle ilgileniyor. Anlatılanlar değil, yapılanlar çocuğun gelişen ruhuna yerleşiyor ve o gelişen ruhunda tohum şeklinde büyüyor. Fakat çocukları sadece anne babalar büyütmüyor. Çocuk üç şeyi örnek alıyor; Annesini, babasını bir de anne babasının ilişkisini. Bu üç örneklik güzel olursa çocuk kişiliğinin gelişiminde yüzde 60 – 70 avantajlı hale geliyor. Her şeyden çocukları fanus içerisinde, sera çiçeği gibi büyütmeyelim. Hayat içerisindeki gerçekleri görsünler. Bu nedenle önce bizim anne baba olarak iyi örnek olmamız ve davranış dili ile hal dili ile doğruları anlatabilmemiz gerekiyor.” dedi.
“Çocuğumuzu, ona karşı yönetmeye çalışıyoruz”
Çocuk eğitiminde vaaz ve nasihatin değil, yol arkadaşlığının çok daha etkili olduğunu belirten Tarhan, çocuk erkil toplumsal yapının ‘bencil’ bireyler ortaya çıkardığını aktardı. Tarhan; “Çocuğumuza iyi ve güzel şeyleri anlatmak için her olayı fırsata çevirmek lazım. Bir sabah kahvaltısını konferansa, bir vaaza çevirmek yerine onunla böyle hayat yolunda bir yol arkadaşı gibi olmamız lazım. Biz çocuğumuza karşı, çocuğumuzu yönetmeye çalışıyoruz. Çocuğumuzun yerine geçip kaptan gibi olmaya çalışıyoruz halbuki kılavuz kaptan gibi olmamız lazım. Dümende çocuk olacak ama biz ona şunu yaparsan böyle olur bunu yaparsan böyle olur diye kılavuzluk yapmak durumundayız. Bunu yaptığımız zaman hayatı öğrenir. Hayatta yol arkadaşı olabilmek önemli. Onun yerine geçip gemisini yönetmeye çalıştığın zaman tembelliğe ve kolaycılığa alışır. Emek vermeden, yorulmadan elde etmeye çalışır. Ahir zaman alametlerinden birisi de Hadisi Şerifte var onunla ‘Ahir zamanda çocuklar evin efendisi olacak’ diyor. Şu anda anaerkil değil ataerkil de değil çocukerkil aileler çoğaldı. Evin lideri çocuk olmuş yani onun etrafında dönüyor. Evin küçük hükümdarı olmuş. Böyle durumlarda çocuk büyüdüğü zaman bencil oluyor. Namazında, abdestinde çocuk ama son derece bencil. Bencil kimselerde realite körlüğü oluyor, kendine hep özel ilgi, takdir, övgü ve onay bekliyor. Olmadığı zaman da uzaklaşıyor.” ifadelerini kaydetti.
“Hakikat ile insanlık arasında her an yeniden bir doğum olabilir”
Bilgelik ve hakikat çağında yaşadığımızı aktaran Tarhan, böyle bir çağda umutsuz olmamak gerektiğini ifade ederek insanlığın her an hakikati bulmaya daha da yaklaştığını aktardı. Tarhan; “Değerler konferansı verilerek değerler öğretilmez. Değerler değer içerikli eğitim ile öğretilir. Matematiğin, fiziğin, kimyanın içine hatta bilimsel format içinde, bilimsel metodoloji içinde bunu öğreteceksin. Mesela Amerika’daki okullarda, ortaokulda, lisede, ilkokulda çocukları alıyorlar haydi Mindfulness eğitimine götürüyoruz diyorlar. Mindfulness dedikleri de tamamen meditasyon gibi kişinin yüksek bir değere, yüksek bir güce inanıp rahatlaması ile ilgili rahatlatma teknikleri öğretiyorlar. Bunu çare olarak kullanmaya başladılar, yani bunu şunun için söylüyorum hakikati bulmaya çok yaklaştılar biz İslam’ı yaşamada kötü örnek olmasaydık emin olun bulacaklardı, belki bulacaklar ama çok ilan edemiyorlar. Onun için bu çağda karamsar olunmaz, bence hakikat ile aramızda şu an her an yeniden bir doğum olabilir. İnsanlıkta her an bir manevi keşifler olabilir. Burada maalesef Doğu toplumları olarak yukarıdan aşağıya insanların düzeleceğine inanıyoruz, ama nebevi ahlak böyle değil nebevi ahlak nebevi tarz nedir? Resulullah (sav.) hakikatleri ikna ve inandırma yolu ile gidiyor, insanların kalbini kazana kazana inananlar çoğalıyor. Nebevi yöntem aşağıdan yukarıya insanların düzelmesi şeklinde, ama biz bakıyoruz hep siyasetle insanları düzletmeye çalışıyorlar yukarıdan aşağı. Böyle olunca bu kuşak özgürlük çağı, sorgulama çağı olduğu için gençler buyurgan yaklaşımlardan, baskı, tehdit, korku ve sindirme yolundan nefret ediyorlar ve elindeki hakikatten uzaklaşıyorlar. İyi ve güzel yönünde bir inkılap olacak kalplerde olacak, gözlerde olacak, akılarda olacak, ruhlarda olacak biz bunu göreceğiz inşallah. Biz göremesek bile çocuklarımız görecek inşallah. Buyurgan yaklaşımlarla bu çağda elimizdeki hakikatleri anlatamayız.” şeklinde konuştu.
Okunma : 1391
ÜHA