Üsküdar Üniversitesi Kurucu Rektörü Psikiyatrist Prof. Dr. Nevzat Tarhan, Gençlik ve Spor Bakanlığının Antalya’da düzenlediği Gönüllülük Kampı kapsamında üniversiteli gençlerle buluştu. ‘İyilik İyileştirir’ başlığında gençlerle samimi bir söyleşi gerçekleştiren Tarhan, iyilikten mahrum kalmanın altında empati yoksunluğu olduğuna dikkat çekti. İyicil davranışla kötücül davranışın beyindeki meydana getirdiği farkı biyolojik olarak artık görebildiklerini vurgulayan Tarhan, iyilik yapmanın şu anda en büyük manevi yatırım olduğunu ifade etti. Kötülük karşısında sessiz kalmak kötülükten daha büyük bir kötülük diyen Tarhan, “Kötülüğün kapısını empati yoksunluğu açarken iyiliğin kapısını alçakgönüllülük açıyor.” İfadelerini kullandı. .
“İyilikten mahrum kalmanın nedeni empati yoksunluğudur”
İyilik yapmanın ve hatta iyiliği düşünmenin beyinde meydana getirdiği değişimlere dikkat çeken Tarhan, ayna nöronların işlevlerini açıkladı. Prof. Dr. Tarhan; “Bazı kavramları anlamak için zıtlarını bilmek gerekir. İyilik kötülükle kıyaslandığı zaman iyiliğin sınırları anlaşılır. İyilik tabirinin biyolojik, psikolojik ve bir de sosyolojik boyutu var. İyilikle ilgili 2000’li yıllardan sonra özellikle psikoloji bir devrim yaşadı. Nörobilim ile beynin sosyal ve duygusal beceriler ile ilgili alanları ortaya çıktıktan sonra psikolojide devrim yaşandı. Nörobilim temelli bir psikoloji oluştu. Yani beyinle insan davranışı arasındaki ilişkiyi daha iyi anlamaya başladık. Burada yapılan çalışmalarda iyicil davranışla kötücül davranışın beyindeki meydana getirdiği fark çok net anlaşıldı. Biz iyicilik ve kötücülük ölçeğini geliştirdik. Hangi davranış iyi hangi davranış kötü tarzında yayınlandı bu ölçek. Burada iyilik ve kötülük kavramını iyice anlayıp ölçüp biçtikten sonra, iyilik beyni nasıl etkiliyor diye çalışmalar yapıldı. Hangi davranış insanın yararına… Mesela, kapitalist sistemde iyilik anlayışıyla bir Uzakdoğu’daki iyilik anlayışı aynı değil. Dinlerin iyilik anlayışı ile popüler kültürün iyilik anlayışı ya da kapitalist sistemin iyilik anlayışı aynı değil. İyilik nesnesi burada önemli; kişi kendine mi, çocuklarına mı yoksa sevdiklerine mi iyilik yapıyor. İyilik çalışmalarının sonuçlarına göre ayna nöronları çalıştıran şey iyilik yapmak olarak açıklandı. Mesela otistik çocuklarda ayna nöronlar gelişmemiştir veya az gelişmiştir, ileri otistiklerde ise hiç gelişmemiştir. Ayna nöronlar insanı insan yapan, soyut düşünceyle ilgili nöronlardır. Ben mesela elimi kaldırsam şu anda sizin de beyninizi ölçsek sizin de beyninizin kol kaldırma ile ilgili bölgesindeki ayna nöronlar harekete geçiyor. Aynı şekilde duygusal ayna nöronlar; öfke, kızgınlık, korku heyecan, üzüntü, kıskançlık, kin ve düşmanlık gibi ayna nöronlarda duyguları hissettiğimiz zaman karşı tarafın beyninde ayna nöronlar hissediliyor. Buna duygusal okuryazarlık deniyor. Karşı tarafın beyninde de aynı bölge harekete geçiyor. Böyle bir dururumda kin öfke kıskançlıkla ilgili hayaller kurduğumuz zaman beynimiz sanki yapmış gibi ayna nöronlar çalışıyor. Ama motor nöronlar çalışmıyor tabi o zaman. Yani iyiliğin biyolojik karşılığı var. Aslında ayna nöronlar empati ile ilgili nöronlar. Yapılan kötülük ile ilgili çalışmalarda, empati yoksunluğundan kaynaklandığını görürsünüz. İyilikten mahrum kalmanın altında empati yoksunluğu vardır. Kötülüğün kapısını empati yoksunluğu açarken iyiliğin kapısını alçakgönüllülük açıyor. Empati yoksunluğunda kibir ve bencillik var. Bencilliğin olduğu yerde empati yoktur, önce ben vardır ve kendi çıkarı vardır.” dedi.
“İyilik kavramının çekirdek anahtar kelimesi empatidir”
Empati ve sempati kavramları üzerinde duran Tarhan; “Duygusal okuryazarlık aslında empati karşı tarafın açısından olayları ele alabilmek. Sempati ile empati karıştırılıyor biliyorsunuz. Sempati ağlayan birinin yanında oturup ağlamaktır doğru değildir, çok sakıncalıdır. Ama empati kedin duygularını koruyarak karı tarafın haklarını dikkate almak, isteklerini dikkate almak, duyguların dikkate almak onu anlamaya çalışmak ama kendi duygularını da korumak. Empatiyi bu şekilde söyleyebiliriz. Empati öğrenilen bir davranış, kültürlerle gelişiyor bu duygu. Neyin empati olup olmadığı, duygusal beynimiz de duygusal zekâ ile ilgili empatisi yüksek ise duygusal olarak daha zekice davranırlar. Empati duygusu düşük kişiler duygusal olarak daha düşük zekalı davranışlar gösterirler. Bu nedenle iyilik kavramının çekirdek anahtar kelimesi empatidir. Empati yapmak demek sadece kişinin fedakârlık yapması, hep kedinden ödün vermesi anlamında değil tabi. Empati, yapmak demek onun haklarını da kendi haklarını da dikkate alacak, en doğru kararı verebileceksin. İyilikten mahrum kalmanın altında empati yoksunluğu vardır.” ifadelerini kullandı.
“Başkasına iyilik yaparak kendi sosyal, duygusal becerilerinizi de geliştirirsiniz”
Dünyayı daha yaşanır bir yer yapmak için rastgele iyilik yapmak gerektiğine dikkat çeken Tarhan, Batı’da okullarda bu konuda dersler ve projeler verildiğini aktardı. Başkasına iyilik yapmanın tek taraflı değil çift taraflı fayda sağladığını vurgulayan Tarhan; “Rahibe Teresa’ya dünya daha yaşanılır nasıl olur diye sorduklarında, çok özet bir şey söylüyor; ‘birebir iyilik yapmak’. Yani dünyayı daha yaşanılır yapmak istiyorsak, kavga ve güç savaşları yöntemi yerine birebir iyilik yapma yöntemini geliştirmek gerekir. Zaten tarihte bakıyoruz, diktatörler gerilirim, şiddet, baskı, korkutma ve tehdit yöntemini kullanmış. Ama peygamberlerin öğretisi iyilik yapmak üzerine, merhamet ve şefkat üzerine oturtulmuş. Sosyal ve duygusal becerileri iyi olan insanlar rastgele iyilik yapan insanlardır. İyiliğin iki türü var. İyilik yapıyorsun fakat kaz gelecek yerden tavuk esirgenmez diye iyilik yapıyorsan bencilce bir iyilik bu. Ama karşılıksız iyilik bir de rastgele iyilik, şu anda özellikle ABD’de California bölgesindeki okullarda rastgele iyilik projeleri geliştirildi. Bu projelerde insanlar karşılıksız iyilik yapmaya teşvik ediliyor. Hiç tanımadığı, bilmediği insana gidiyor yardım ediyor, kredili dersler bunlar lisede puan alıyor çocuklar bundan. İnsan başkasına iyilik yaparak kendi sosyal, duygusal becerilerini de geliştiriyor. İyilik yapınca insanın kendisi de rahatlıyor. Onun için iyilik yapmak insandan bir şey eksiltmiyor hatta daha çok kazandırıyor. İyilik dediğimiz illa bir hediye almak değildir. Bir tebessüm iyiliktir, sıcak bir dokunuş iyiliktir, hatır sormak iyiliktir. Sevgi dolu bir bakış, tebessüm, güzel bir söz bunlar hep iyiliktir. Bizim kültürümüzü besleyen dünyanın da şu anda nüfusunun üçte birini etkilemiş olan kişi kimdir? Peygamber Efendimizdir. Onu hatırlayanlar hep bir tebessüm hatırlıyorlar, asık suratlı hiç hatırlamıyorlar. Kızları diri diri gömen toplulukta, kedisi cübbesinin kenarına oturtuyor. Kediyi uyandırmamak için cübbesinin kenarını kesiyor. Bu sosyolojik ve psikolojik devrimdir.” şeklinde konuştu.
“Menfaat bekleyerek yapılan iyilik sosyal ve psikolojik tefeciliktir”
İyilik yaparken karşılık bekleme bağlamında da dikkat çeken değerlendirmelerde bulunan Tarhan, iyilik yaparken niyetin çok önemli olduğunu söyledi. Tarhan; “Duygusal zekâ deneylerinde ortaya ‘doyum erteleme becerisi’ kavramı çıkmış. İnsanda doyum erteleme becerisi varsa o iyiliğin karşılığını peşin istemez ‘zamanı gelince bu bana manevi olarak bunu karşılığı olacak’ der. Böyle bir durumda zaten iyilik ve doğruluk yine doğru olduğu için yapılır karşısında bir şey beklediği için yapılmaz. İyilikler doğru olduğu için, prensip olarak yapılır ama inanan bir insan için ilahi rıza için yapmak esastır. Akıllı insan ne yapar uzun vadeli, stratejik düşünen insan ölümden sonrasına yatırım yapar. Akıllı insanlar stratejik düşündüğü için böyle durumlarda uzun vadeli düşünür ölümden sonrasıyla ilgili. İyilik yapmak şu anda en büyük manevi yatırım. Manevi yatırımında karşılığı ölümden sonra alınır bu tabi tevhit inancıyla ilgili bu ilahi rıza için yapılan iyiliklerdir ama dünyasal iyilikler sadece bu dünyadaki çıkar için yapılır. Dünyasal olmayan evrensel iyilikler yahut manevi boyutu olan iyilikler yapıldığı zamanda da iki dünyada da kişiyi mutlu eder. Bir mutluluk yani sadece bu dünyada mutlu eden bir şey tek kanatlı bir kuş gibidir uçmaz ki… 2 dünyada da mutluluğu vermeli yaptığımız iyilik bize. Yaptığımız iş bize 2 dünya mutluluğu veriyorsa o yapılan iş doğru adımdır. Akıllı insan uzun vadeli düşünen insandır onun için yaptığımız iyilikte muhakkak kısa vadeli bu kişiyi sevindirmek, toplumsal fayda, iyilik yapmak güzeldir ama asıl niyet ilahi rıza olmalıdır. Bunu gözettiğimiz zaman bu iyilik ebedi hayatımıza da ölümden sonraki hayatımıza da bir nevi tohum olarak, yatırım olarak yapmış olacağız. Cemil Meriç’in çok güzel bir sözü var: ‘Menfaat bekleyerek yapılan iyilik tefeciliktir.’ Sosyal, psikolojik tefeciliktir bu yani bir faizcilik gibi bir şey oluyor. Yaptığın iyiliğin karşılığını uzun vadeli yatırım olarak düşünmek daha doğru.” ifadelerine yer verdi.
“Kötülük yoktur iyiliğin olmaması vardır”
Kötülük kavramını iyiliğin olmaması şeklinde ifade eden Tarhan, dini literatürdeki kötülük anlayışına ilişkin de paylaşımlarda bulundu. Tarhan; “Kötülük neden var? Allah eğer güçlü, kudretliyse kötülüğü neden yok etmiyor diye sorulur. İyilik kötülüğü yok etmiyorsa demek ki kötülüğü yok edemiyorsa nasıl Tanrı olacaktır tavrında bir soru bu evrensel bir soru. Allah’ın bu dünyayı yaratmasının sebebi iyilik ve kötülük dengesinin olmasıdır, zıtların dinamik dengesi var evrende, buna hatta entropi davranışsal entropi deniliyor. İyilik ve kötülük entropisi. İyilik ve kötülük sıcak soğuk ilişkisi gibi… Sıcak arttığı zaman soğuk azalır aslında soğuk diye bir şey yoktur sıcaklığın olmaması vardır. Aslında karanlık diye bir şey yoktur ışığın olmaması vardır. Onun için kötülük diye bir şey yoktur aslında iyiliğin olmaması vardır. Onun için kötülükler iyiliğin anlaşılması için iyiliğin bir parçasıdır. Kötülükler iyiliğin oluşmasının bir parçasıdır. Kötülüğü onun için iyi ve iyiliği anlamamız için kötülüğün yaratılması hak ve doğrudur. Hastalıklar nasıl sağlığımızı gösteriyorsa kötülükler de iyiliğe olan ihtiyacımızı yani nasıl kusurlar, hatalar mükemmelin bir parçasıysa evrende kuantum fiziğinde kusur olarak görünen şeyler aslında mükemmelin bir parçası… İyilikler de Allah’ın dünyada imtihan dünyası olarak iyilerden mi olacaksın kötülerden mi olacaksın insana Allah özgür irade vermiş yani bir her davranışımızda bir seçimde bulunuyoruz. Hz. Mevlana’nın dediği gibi ‘Biz dünyada yaşamıyoruz, dünyadan geçiyoruz.’ En büyük kötülük neymiş biliyor musun? En büyük kötülük; kötülük karşısında hiçbir şey yapmamak. Kötülük karşısında sessiz kalmak kötülükten daha büyük bir kötülük.” olduğunu dile getirdi.
Okunma : 1675
ÜHA