Üsküdar Üniversitesi Kurucu Rektörü Prof. Dr. Nevzat Tarhan Sandıklı İlçe Milli Eğitim Müdürlüğü tarafından düzenlenen seminerin konuğu oldu. Çevrimiçi gerçekleştirilen seminerde “Yunus Emre Hoşgörüsü ve Ailede Sevgi” başlığında değerlendirmelerde bulunan Prof. Dr. Nevzat Tarhan; “Biz evde iyi çocuk yetiştirmek istiyorsak önce evde sıcak bir atmosfer oluşturmamız lazım. Çocuk eve gelirken ya da eş eve gelirken bir mahkemeye geliyor duygusuyla gelmemeli. Yargılanıyor, hesap sorulacak duygusuyla gelmemeli. Geldiği zaman böyle durumlarda korkuya dayalı itaat oluşuyor. Halbuki gönül ve sevgiye göre bir itaat oluşturmak lazım.” şeklinde konuştu.
“Aşk, hepimizde bir cevher olarak var”
Aşkın insan üzerindeki etkisini Yunus Emre’nin yaklaşımı ile anlatan Prof. Dr. Nevzat Tarhan; “Yunus Emre, arzu ve dürtülerini kontrol edebilmeyi, güçlü yönlerini, zayıf yönlerini, aşk duygusunu fani, dünyevi şeylere çevirmeyi değil de ilahi aşka çevirmeyi öğretiyor. Mevlâna da öyle. Aşk, hepimizde bir cevher olarak var. Gerçekten aşk, insanda uçma hissi uyandırıyor. Aşkta, beyinde aşırı dopamin salgılandığı için iki şey ortaya çıkıyor. Birincisi, ciddi bağlanma ve odaklanma. İkincisi de sarhoşluk hissi. Onun için âşık olan insanla, hap kullananların hali çok benzer birbirlerine. Onlar beyine rüşvet verip, çeşitli kimyasallarla sahte duyguyu yakalarlar. Bir müddet sonra kimyasallar gittikçe alınan dozu arttırsa da yetmez hale gelir. Sonra da şizofrenliğe dönüp giden tablolar ortaya çıkar. Yunus Emre, bunu zihinsel eğitimle yapıyor. Kişi düşünceleri alıyor, yani öyle bir şey yapıyor ki, ‘Kuşu sev, ağacı sev, her şeyi sev’ diyerek, önce kalbi zenginleştiriyor. Kalpteki duyguları çoğalttırıyor, sonra akılla ona şekil verdiriyor. Yani Yunus Emre sadece kalp ile yaklaşmamış akıl ve kalbi birleştirmiş.” ifadelerini kullandı.
“Yunus Emre’yi okuyan bir kimse kendi içindeki çözemediği çatışmaları çözmek için güzel bir rehber edinir”
Prof. Dr. Nevzat Tarhan; “Yunus Emre, hakikati görmüş. Hakikati gördüğü için, dünyevi şeylerin ne kadar önemsiz olduğunu fark etmiş. Her şey Allah'tan diyerek dolaşmış ömrü boyunca. Peki biz nasıl Yunus Emre’den faydalanabiliriz? Yunus gibi aynı kıyafetleri giyip dolaşmak değildir Yunus olmak, ondan faydalanmak… Yunus'u alıp, o hakikatleri bugüne getirip, bugünün kıyafetiyle onu anlatmaktır. Bunu yaptığımız zaman Yunus Emre kültürümüzde bu zamanda da canlanmış, yaşamış olur. Bizler de çocuklarımıza bu şekilde iyi örnek olmayı başarabiliriz. Bu yüzden Yunus Emre’yi okuyan bir kimse kendi travmalarını, kendi içindeki çözemediği çatışmaları çözmek için güzel bir rehber edinir.” şeklinde konuştu.
“Cinsiyet biyolojik olabilir ama evlilik sosyolojiktir”
Anne baba arasındaki iletişimin çocuklar üzerindeki önemini vurgulayan Prof. Dr. Nevzat Tarhan; “Şu an aile öyle ki nörobiyolojik olarak erkek ve kadın birbirine muhtaç olarak yaratılmış. Tek başına olamıyor ikisi de. Bir araya geldikleri zaman ise bir çocuk üç şeyi örnek alıyor; annesini, babasını bir de anne babanın ilişkisini. Onun için biz evde iyi çocuk yetiştirmek istiyorsak önce evde sıcak bir atmosfer oluşturmamız lazım. Çocuk eve gelirken ya da eş eve gelirken bir mahkemeye geliyor duygusuyla gelmemeli. Yargılanıyor, hesap sorulacak duygusuyla gelmemeli. Geldiği zaman böyle durumlarda korkuya dayalı itaat oluşuyor. Halbuki gönül ve sevgiye göre bir itaat oluşturmak lazım. Onun yöntemi de bu zamanda ikna ve inandırma yöntemi. Bunun için ailede huzurun yöntemi aile içi demokrasidir. Demokrasi dediğimiz zaman hiç siyasete getirmeyelim. Demokrasi yöntemdir. İnsanlığın çok önemli bir keşfidir bu. Ailede insanların çok önemli bir keşfidir. Cinsiyet biyolojik olabilir ama evlilik sosyolojiktir. Huzurlu bir aile olduktan sonra huzurlu, sağlıklı çocuklar yetişir.” şeklinde konuştu.
“İnsan dışındaki her şey Allah'a mutlak itaat ediyor ama Allah bir tek insanlara özgür irade vermiş”
Yunus Emre’nin hayata olan yaklaşımından bahseden Prof. Dr. Nevzat Tarhan; “Her olayın arkasında bir hikmet eli vardır. Yunus Emre o hikmet elini görüyor. Onun için geçici övgüleri hiç önemsemiyor. Hakikate hizmet etmeye çalışıyor. Bunun için birinci basamak, şeriat. İkinci basamak, hakikat. Üçüncü basamak ise marifettir. Şeriat, adaletli olmasını ister. Ama adalet Kur’an-ı Kerim’de geçerken ihsanla beraber geçer. İhsan da karşılıksız iyilik yapmaktır. Adalet yapmak, asgaridir. Ama ihsan yapmak, fazilettir. İhsan sahibi ol. Asgaride kalma, insanlara iyilik yapan ol. Burada Yunus'un hayatından canlı örnekler görüyoruz. Yunus Emre’nin bu zamana kadar yaşamasının sebebi bence, saf ve otantik duygulu, menfaatsiz, ihlaslı olması. İhlasta iki anlam taşıyor. Biri içten samimi olması, diğeri de ilahi rıza için olması. Namaza başlarken mesela niyet ediyoruz. Niye? Çünkü burada niyet önemli. İnsan, niyetini bozarsa birçok şeyi kaybediyor. Yunus Emre’nin niyetinde Allah'a yaklaşma niyeti var. Bir şey oluyor, sözü dolaştırıyor, insanların akıllarını, kalplerini, duygularını Allah'la bağlamaya çalışıyor. İnsan dışındaki her şey Allah'a mutlak itaat ediyor ama Allah bir tek insanlara özgür irade vermiş.” dedi.
Okunma : 1775
ÜHA