Üsküdar Üniversitesi Anne Bebek Ruh Sağlığı Uygulama ve Araştırma Merkezi ve Sosyal Bilimler Enstitüsü tarafından düzenlenen Anne ve Bebek Ruh Sağlığı Webinar Sempozyumu’nda anne ve bebek ruh sağlığı ilişkisinin önemine dikkat çekildi. Üsküdar Üniversitesi Kurucu Rektörü Prof. Dr. Nevzat Tarhan, anne bebek sağlığı alanında çok önemli ve başarılı çalışmalar yapılmasına karşın anne bebek ruh sağlığı konusunda politikaların bulunmadığına dikkat çekerek “Bu artık devlet politikası haline gelmeli. Çocukların ruh sağlığı takibi de mutlaka yapılmalı” dedi.
Üsküdar Üniversitesi Anne Bebek Ruh Sağlığı Uygulama ve Araştırma Merkezi tarafından “Anne Ruh Sağlığı Farkındalık Günü” kapsamında düzenlenen ‘Anne ve Bebek Ruh Sağlığı Webinar Sempozyumu’nda anne ve bebek ruh sağlığı alanında çalışma yapan uzmanlar buluştu. Küresel Covid-19 salgınıyla mücadele kapsamında zoom webinar sistemi üzerinden online gerçekleştirilen sempozyumda anne bebek ruh sağlığının önemine işaret edildi.
Prof. Dr. Nevzat Tarhan: “Anne çocuk ruh sağlığı gözden kaçıyor”
Üsküdar Üniversitesi Kurucu Rektörü, Psikiyatrist Prof. Dr. Nevzat Tarhan, Türkiye’de 0-3 yaş arası anne çocuk sağlığı ile ilgili politikaların olduğunu belirterek “Anne çocuk sağlığı ile ilgili çok iyi şeyler de yapılıyor. Çocuk ölümleri azaldı. Fakat ruh sağlığı tarafında anne ve çocuğun ruh sağlığı maalesef gözden kaçıyor. Bu konuda biz görünmeyeni görünür kılma çabası içerisindeyiz. Özellikle nörobilimdeki gelişmeler anne ve bebek ruh sağlığı arasındaki ilişkiyi gözler önüne seriyor. Prenatal ve Perinatal psikoloji, annenin, çocuğun ruh sağlığı nasıl, annenin ruh sağlığı çocuğu nasıl etkiliyor? Bütün bunların getirdiği nörobilimsel bir bakış var. Bu konuda biyolojik kanıt var. Daha önce 0-3 yaş olarak söylenirdi ancak 0-5 yaş diyen görüşler de var. Bir çocuğun öğrendiği bilgilerin %50’den fazlası bu dönemde beyne kayıt oluyor. Mesela literatüre girmiş vahşi çocuk olguları var. Hayvanlar arasında büyümüş ve nasıl yiyeceğini, nasıl uyuyacağını, nasıl koşacağını onlardan öğrenmiş. Onları taklit etmiş. Yani bütün sosyal öğrenmeleri bu dönemde yapıyor çocuk. Hatta bu dönemde cinsel kimlik özelliklerinin de anne babanın modellemesi ile olduğuna ilişkin görüşler de bulunuyor. Bu konuda ciddi tartışmalar var. Epigenetik öğrenme deniliyor. Öğrenilen şeyler küçük yaşta olmuşsa bu genlere yazılıyor. O kişide değişemez hale geliyor” dedi.
Prof. Dr. Nevzat Tarhan: “Çocuğun kişiliğinin temeli 0-5 yaş arasında atılıyor”
Çocuğun kişiliğinin temelinin bu dönemde oluştuğunu kaydeden Prof. Dr. Nevzat Tarhan, “Çocuğun kişiliğinin tohumları bu yaşlarda atılıyor. Bir kişiliğin biyolojik yönden gelen boyutu yüzde 30-40, yüzde 60’lık bölümü çevresel. Onun temelinin de ilk atılışı anne çocuk ilişkisinde yatıyor. Anne çocuk ilişkisinde bizim biyolojik ve genetik dizilimimiz son derece önemli kodlar koymuş. Anne çocuk bağlanmasında anne beyni müthiş oksitosin salgılıyor. Babalık hormonu yok, annelik hormonu var. Çocuğun annesiyle kurduğu ilişki ve bağ o nedenle çok önemli” dedi.
Prof. Dr. Nevzat Tarhan: “Çocuğun ruh sağlığı ile ilgili takipler de yapılmalı”
Bunun artık devlet politikası haline gelmesi gerektiğini vurgulayarak “Anne çocuk ilişkisi veya anne yerine geçecek kişinin çocukla ilişkisi ciddi bir bilimsel alan haline geldi. Bu konu ciddi politikalar halinde organize edilmedi. Bu nedenle bu kongrenin sonuç raporlarını bizim kitap haline getirmemiz önemli. Aile Sağlığı Merkezlerinde çocuk takibi, aşı takibi çok iyi yapılıyor. Çocuğun ruh sağlığı ile ilgili de takipler yapılmalı. Çünkü 5 doğum yapan anneden bir tanesinde ruh sağlığı sorunu var. Bu az bir rakam değil, birçok anne bu nedenle çocuğa bakımı veremiyor. Bizde geniş aile yapısı olduğu için birçok şeyi telafi edebiliyoruz ama şu anda çekirdek aile yapısı iyice yaygınlaştı. Eskisi gibi anneanneler, babaanneler, dedeler yok. Bu nedenle bu konuda daha fazla adım atmamız gerekiyor. Çocuk ruh ve beden sağlığı politikaları olmalı, takip yapılmalı, çocuk gelişimciler de sahada olmalı. Bu kongrenin sonuç raporu çok önemli” diye konuştu.
Prof. Dr. Nevzat Tarhan: “Ağlayan bebeklerin %60’ının annesi kaygılı”
Amerikan Psikiyatri Birliği’nin kongresinde bir oturumda gündeme gelen “ağlayan bebek polikliniği” nden bahseden Prof. Dr. Nevzat Tarhan, mesafesiz terk ediş kavramına dikkat çekerek şunları söyledi:
“Bu kliniğin bir yıllık raporunda bebeklerin ağlamasının yüzde 60 sebebinin kaygılı anneler olduğu anlaşılmış. Biz ileri yaşlarda birçok hastalıkta rastlıyoruz. Anne çocuk ilişkisindeki bağlanmanın, patalojik bağlanma olmasına bağlı olarak ileri yaşta birçok psikiyatrik hastalık, çocuğun bağımsız düşünememesi, bireyselleşememesi gibi pek çok durum annelik modeli ile ilgili. Annenin duygu ifadesi de önemli.
Prof. Dr. Nevzat Tarhan: “Çocuğun duygusal ihmali de vardır”
Literatürde mesafesiz terk ediş kavramı var. Anne çocuk aynı evde fakat anne kendini ev işlerine kaptırmış ya da çocuğu yedirip içiriyor, altını temizliyor sonra kendini başka işlere veriyor. Çocukla oynamıyor, göz ve fiziksel temas yok, çocukla duygu aktarımı yapamıyor bunun üzerine çocuk ihmali çıkıyor. Çocuğun sadece fiziksel ihmali değil, duygusal ihmali de vardır. Fiziksel ihtiyacı karşılamak sağlığı için yeterli ama ruhsal açıdan yeterli değil.”
Prof. Dr. Nazan Aydın: “Annenin ruh sağlığı bebeğin kişiliğini etkiliyor”
Üsküdar Üniversitesi Anne ve Bebek Ruh Sağlığı Uygulama ve Araştırma Merkezi Müdürü, Psikoloji Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Nazan Aydın, “Anne Ruh Sağlığının Önemi / Covid-19 Zamanında Anne Ruh Sağlığının Önemi” başlıklı sunumunda anne ruh sağlığının herkesin derdi olması gerektiğini belirterek “Herkes daha annesinin karnında iken annesinin ruhsal durumundan etkilendi. Annesinin ruhsal durumu, onun ilerideki sağlık durumunu ya da hastalıklarını şekillendirdi. Herkesin kişiliği onu büyüten annesinin ruhsal durumundan etkilendi” dedi.
Prof. Dr. Nazan Aydın: “Koronavirüs haberlerinden uzak durun”
Covid-19 salgını sürecinin anneler için yeni bir stres kaynağı olduğunu belirten Aydın, “Hâlihazırda gebelik kararından doğum sonrası 3 yıla kadar geçen dönem hem anne hem de bebek için oldukça hassas ve özen gerektiren bir zaman iken mevcut Covid-19 pandemisi ilave stres kaynağı olarak bu sürecin hassasiyetini daha da artırdı. Beklenmedik şekilde değişen yaşam düzeni, belirsizlik ve bunun ilişkilere etkisi, sağlık hizmetlerine erişim kısıtlılığı önemli stres kaynakları oldu. Bu durum muhtemelen önceden bir ruhsal hastalığı olan kadınlarda belirtilerin tekrar yinelemesine sebep olmuş olabilir. Daha önce hastalığı olmayan ancak bu süreçten olumsuz etkilenen ve ilk kez ruhsal hastalık yaşayanlar da olabilir. Özellikle halen gebe olan ya da yeni doğum yapmış veya bebeği ilk 3 yıl içerisinde olan anneler için bu durum çok önemli çünkü annenin ruhsal hastalığı eş zamanlı olarak bebeğini de etkiliyor” dedi.
Prof. Dr. Nazan Aydın, “Bebeğiniz sizin duygularınızı algılayabilme becerisine sahip. Ne kendinizi ne de bebeğinizi sürekli olarak koronavirüs ile ilgili görüntü ve videolara maruz bırakmayın ve yalnızca resmi kaynakları tercih etmeye özen gösterin” tavsiyesinde bulundu.
Prof. Dr. Nurper Ülküer: “Çocuk ruh sağlığı problemleri 14 yaş altında çıkıyor”
Üsküdar Üniversitesi Çocuk Gelişimi Bölümü Başkanı Prof. Dr. Nurper Ülküer de “Çocuk Gelişiminde Ruh Sağlığının Önemi” başlıklı sunumunda bugün dünyada, ruh sağlığı problemleri, çocuk ve genç nüfusunun -20’sini etkilediğine dikkat çekerek “Bu çocukların çoğu az ve orta gelişmiş ülkelerde yaşamaktadır. Bu ülkelerde, çocuk ve genç nüfusunun ortalama nüfusun %50’sini oluşturduğu düşünülürse, çocuk ve genç ruh sağlığı problemlerinin halk sağlığı için önemli bir tehdit oluşturduğu ortadadır. Yine yapılan araştırmalar, çocuk ruh sağlığı problemlerinin 14 yaşın altında ortaya çıktığı, ama köklerinin bebeklik dönemi gelişimsel sorunlarda olduğunu göstermektedir” diye konuştu.
Dr. Öğretim Üyesi Remziye Keskin: “Yeni anneler ve anne adayları bu dönemde daha da endişeli”
Üsküdar Üniversitesi Anne ve Bebek Ruh Sağlığı Uygulama ve Araştırma Merkezi Müdür Yardımcısı Dr. Öğretim Üyesi Remziye Keskin ise “Covid-19 Salgınında Annenin Ruh Sağlığı” başlıklı sunumunda “Salgın nedeniyle sosyal hayatımız kısıtlanmış durumda. Bu, bir gebe ya da yeni anne için; en önemli destek kaynağı olan annesinden, arkadaşlarından mahrum kalması anlamını taşımaktadır. Covid-19 pandemisi, zaten zorlu ve riskli olan bu dönemdeki annelerde ruhsal hastalıkların ortaya çıkması açısından ilave bir risk oluşturdu çünkü pek çok sebeple kaygı daha da arttı. Yeni anneler, kendilerini koruma kaygıları yanında, bir parçaları gibi hissettikleri bebeklerini koruyamama endişelerini taşıyorken, yaşadığımız bu salgın ile daha da endişeli oldular” dedi.
Doğum korkusu ve pozitif ebeveynlik konuşuldu
Sempozyumda Üsküdar Üniversitesi Öğretim Üyesi Dr. Öğretim Üyesi Oğuz Omay, “Anne Ruh Sağlığı-Gerçek Hayatta Neler Oluyor?”, Üsküdar Üniversitesi Ebelik Bölüm Başkanı Prof. Dr. Güler Cimete “Doğum Korkusu” sunumlarıyla yer aldı.
Fark edilemeyen gebelik
Üsküdar Üniversitesi NPİSTANBUL Beyin Hastanesi Çocuk Ergen Psikiyatri Uzmanı Doç. Dr. Emel Sarı Gökten’in “Pozitif Ebeveynlik Yaklaşımının Çocuk Ruh Sağlığına Etkisi”, Üsküdar Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Müdürü ve NP Feneryolu Tıp Merkezi Psikiyatri Uzmanı Doç. Dr. Gökben Hızlı Sayar’ın “Fark Edilmeyen Gebelik” sunumlarıyla katıldığı sempozyumda Üsküdar Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Öğretim Görevlisi İdil Arasan Doğan, “Doğum Sonrasında Kişilerarası İlişkiler” başlıklı sunumunu yaptı.
Babanın rolü de konuşuldu
Üsküdar Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Müdür Yardımcısı Dr. Öğretim Üyesi Hüseyin Ünübol’un “Gebelik ve Doğum Sürecinde Baba” sunumu ile katıldığı sempozyumda Üsküdar Üniversitesi Beslenme ve Diyetetik Bölüm Başkanı Prof. Dr. Aliye Özenoğlu, “Beslenmenin Ruh Sağlığına Etkisi” başlıklı sunumunu yaptı.
Deneyimlerini anlattılar
Sempozyuma El Bebek Gül Bebek Derneği Başkanı İlknur Okay “Prematür Bebek Annesi Olmak” ve Ayla Varlı da “Bir Annenin Doğum Sonrası Depresyonla Mücadelesi” başlıklı sunumlarıyla tecrübelerini paylaştı.
Okunma : 3081
ÜHA