Üsküdar Üniversitesi Kurucu Rektörü, Psikiyatrist Prof. Dr. Nevzat Tarhan Alfa Etkinlik Organizasyon tarafından düzenlenen ‘Online Psikoloji Zirvesi’nin konuğu oldu. “Liderlik Psikolojisi” konusunda değerlendirmelerde bulunan Tarhan, 21.yy’da ideal liderliğin bilimsel liderlik olduğunu vurguladı. Tarhan; “Dijital çağda bilimsel liderlik baskın olmalı. Ama sadece bilimsel liderlik ile yetinir, diğerlerinden beslenmezseniz hızlı karar alamazsınız. Asıl liderlik üç liderlik türü olan klasik, karizmatik ve bilimsel liderliği yerinde kullanabilmektir.” dedi.
Prof. Dr. Nevzat Tarhan: “Asıl liderlik 3 liderliği de yerinde kullanmaktır”
Üsküdar Üniversitesi Kurucu Rektörü, Psikiyatrist Prof. Dr. Nevzat Tarhan Alfa Etkinlik Organizasyon tarafından düzenlenen ‘Online Psikoloji Zirvesi’nin konuğu oldu. “Liderlik Psikolojisi” konusunda değerlendirmelerde bulunan Tarhan, 21.yy’da ideal liderliğin bilimsel liderlik olduğunu vurguladı. Tarhan; “Dijital çağda bilimsel liderlik baskın olmalı. Ama sadece bilimsel liderlik ile yetinir, diğerlerinden beslenmezseniz hızlı karar alamazsınız. Asıl liderlik üç liderlik türü olan klasik, karizmatik ve bilimsel liderliği yerinde kullanabilmektir.” dedi.
“Liderlik ve nörobilim bağlantısı liderliğin yeniden tanımlanmasına neden oldu”
Endüstri 4.0 ile birlikte birçok kavramın baştan yazıldığını aktaran Tarhan, liderlik kavramının da bu değişimden pay aldığını ifade etti. Tarhan; “Endüstri 4.0 ile birlikte birçok bilgi yeniden yazılıyor. Dönüşen kavramlardan birisi de liderlik. Liderliğin psikolojisi, liderliğin dinamiği bu yüzyılla beraber yeniden yazılıyor. Liderlikte en önemli etkenlerden biri sağlıklı karar verebilmek. Bu sağlanırsa geleceği tahmin edebilme, kitleleri harekete geçirebilme ve takım çalışması yapabilme gibi özelikler ortaya çıkar. Liderlik ve nörobilim bağlantısının ortaya konması liderliğin dönüşümüne neden oldu. Yeni liderlik tanımında en önemli becerilerden birisi 21. Yüzyıl becerileridir. Bu beceriler, emotivizm, konnektivizm, yenilikçi kişilik ve objektivizm olarak sıralanabilir. 21.yy’da duygusal ve sosyal becerileriler nörobilim temelli öğrenmeyi ortaya çıkardı. Artık beyinin neresi, nasıl çalışıyor bunların hepsi bilinebilir durumda. Çağımızda beyin fonksiyonları farklı özellikleriyle ön plana çıkıyor. Mesela girişimcilik, zihinsel esneklik, karar alabilme bunlar ön planda.” dedi.
“Beş zekâ türünü kullanabilenler sağlıklı kararlar veriyor”
Beş zekâ türüne vurgu yapan Tarhan, her bir zekâ türünün önemine değindi. Tarhan; “Beş zekâ türü var bunlar mantıksal zekâ, bedensel zekâ, sosyal zekâ, duygusal zekâ ve vicdani zekâ olarak tanımlanıyor. Liderlikte nöroüretim zekâsı çok önemli. Mantıksal zekâ; realist olabilmek, hayal kurabilmek, düşünce üretmek, geleceği tahmin etmek, kendine inanmak ve güvenmek olarak geniş bir yelpazede tanımlanabilir. Mantıksal zekâsı yüksek olanlar, idealizm odaklıdır. Duygusal zekâsı yüksek olanlar ise; aktivist, ümitli, iyimser, empatisi güçlü, cesaretli, daha eğlenceli, insanlara güvenen, olumlu gören, kendini harekete geçirme kabiliyeti yüksek kişilerdir. Mantıksal zekâ sağlıklı karar verdirirken, duygusal zekâ kişiyi harekete geçirerek bu kararı uygulama dürtüsü sağlar. Bedensel zekâ ise iş disiplini sağlayarak, kişilerin arzu ve dürtülerini kontrol eder. Vicdani zekâ; iç sesini dinleyebilmek, hesap verebilirlik duygusuyla, yaratıcıya karşı sorumluluk bilinci içinde hareket etmeye neden olur. Vicdani zekâsı yüksek kişiler etik değerlere sahip, bilge, alçakgönüllü ve dürüst insanlardır. Diğer bir zekâ türü de sosyal zekâdır. Sosyal zekâ sayesinde iş birliğine açık olmak, güven verici olmak, risk değerlendirmesi ve kriz yönetimi yapmak, aktif ve çözüm odaklı ilerleyebilme gibi özellikler kullanılır. Bir bireyde bu 5 zekâ türü bulunuyorsa, o kişi sağlıklı kararlar verebilir. Arzularını, dürtülerinin, duygularını, bedenlerini, sosyal ilişkilerini, vicdani zekâlarını dengeli bir şekilde yürütür. Bütün bunlar beyinimizin ön bölgesinin fonksiyonuyla ilgili özelliklerdir.” ifadelerini kullandı.
“İyi insan olmayı başarmadan her başarı eksiktir”
Liderlikte güvene dikkat çeken Tarhan, hayatta zeki ve çalışkan olmanın yeterli olmadığını üçüncü bir kural olarak iyi insan olmanın öneminde dikkat çekti. Tarhan; “Liderlik çemberinde ortada güven var. Ondan sonra değerler, rekabet ve tecrübe gelir. Güven uyandıran liderlik sağlıklı bir yol çizer. İlişkiler şeffaf ve açık olmalı güven ortamı oluşturulmalı. Liderlikte önemli özelliklerden olan zeki ve çalışkan olmak yeterli değildir. Üçüncü bir özellik olarak iyi insan olmak gerekir. Güven uyandıran liderlikle duygusal ve vicdani zekâyı kullanan bir liderlik çeşidi ortaya çıkar. Sadece akademik başarı değil hayat başarısı da önemli. Nörobilimle birlikte ortaya konan çalışmalar gösteriyor ki yeni liderlik tipi bilimsel liderliktir. Bu liderlik tipinde özellikle, en önemli olan şey kendi kendinin lideri olmaktır. Bunu başaramayan kimse bir sınıfın, ailenin, şirketin, toplumun, bir devletin lideri olamaz. Bu sebeple kişi ilk olarak kendi kendinin lideri olacak, eleştiriye açık olacak ve kendini geliştirmek için eleştiriyi bir armağan gibi görecek. Bu şekildeki liderlik türü nöroliderlikle örtüşen bir liderliktir.” dedi.
“Dijital çağa uygun olan liderlik bilimsel liderliktir”
21.yy’da ideal liderliğin bilimsel liderlik olduğunu vurgulayan Tarhan; “Dijital çağda bilimsel liderlik baskın olmalı. Ama sadece bilimsel liderlik ile yetinir diğerlerinden beslenmezseniz hızlı karar alamazsınız. Asıl liderlik üç liderlik türünü de yerinde kullanabilmektir. Liderlik şartlara göre değişebilmelidir. Savaş durumunda kullanılan liderlik çeşidi ile savaş bittikten sonraki aynı olmamalıdır. Eğer lider bunu başarırsa kriz yönetimi daha sağlıklı bir şekilde yapılır ve bir sonraki adımı daha kolay tahmin eder. Alkış alan, takdir toplayan liderlik tiplerini ön plana çıkarmak yani kısa vadeli düşüncenin verdiği bir liderlik durumu sadece günü kurtarabilir. Uzun vadeli hedefler için planlı olmak gerekir. Bu sebeple bilimsel liderlik bu çağın liderlik anlayışıdır.” ifadelerini kullandı.
“Lider doğulmaz lider olunur”
Liderliğin öğrenilen bir özellik olduğunu aktaran Tarhan, kendisinin lideri olamayanın başkalarının lideri olamayacağını vurguladı. Tarhan; “Liderlik öğrenilen bir şey, genetik değil. Kendi kendinin lideri olmakla bir şirketin lideri olmak arasında büyük fark yok. Kişi böyle durumlarda eğer hedefi belirlemişse, misyonu vizyonu ve kaliteli değerleri varsa liderlik yolunda emin adımlarla yürüyebilir. Tabi zekânın nasıl kullanıldığı liderlik konusunda önemli bir etken. Kendi sınırlarını bilen kişiler doğru lider olabiliyorlar. Herkes lider olarak doğar ama bazıları bunları geliştirir, bazıları tabi olmayı tercih eder. Önemli olan lider olmanın hükmetmek olmadığını anlamak gerektiğidir. Asıl liderlik takım başarısına koşmaktır.” dedi.
“Narsisizm bir liderlik hastalığıdır”
Narsisizmin bir liderlik hastalığı olduğunu dile getiren Tarhan, narsist bir liderin zamanla kendini ön plana çıkarmasıyla narsistik körlüğe yakalandığını ve liderliğin ortadan kalktığını aktardı. Tarhan; “Narsisizm liderlik hastalığıdır. Narsist liderler başarılar ortaya koydukça narsistik tatmin ortaya çıkıyor. Kendilerini özel, önemli, üstün görmeye başlıyorlar ve zamanla narsistik körlük ortaya çıkıyor. Böyle bir durumda liderlik çökmeye başlıyor. Narsist liderler kendilerini dünyanın merkezinde görürler tevazulu olamaz, övgüyle beslenirler. Övgü almadıkları zaman kendilerini çok kötü hissederler. Bütün insanların içinde uyuyan bir narsisizm, narsistik bir potansiyel var. Şartlar oluştuğu zaman narsisizme kayıyor insanoğlu. Liderlik insanın kişiliğini değiştirebilen bir etkendir. Lider olan insan o andan itibaren ciddi bir sınavın içine girmiştir.” şeklinde konuştu.
“Bu çağ hakikati tebliğ zamanı değil hakikati temsil zamanı”
Günümüzde bilimsel liderliğin önem kazandığını ifade eden Tarhan; “Bilimsel liderlikte eleştirilebilir olmak çok önemli. Biz bunu farkettiğimiz için Üsküdar Üniversite’sini kurarken dört tane demokratik işleyiş mottosu geliştirdik. Bunlardan en önemlileri eleştirilebilir ve özgürlükçü olma kararlarıydı. Özgürlükçü bakış açısında kendi fikirlerini zorla kabul ettirme anlayışı yoktur. İnsanlarla iletişim kurarken emir vermek yerine seçenek sunmak, nasihat vermek yerine örnek olmak gerekir. Bu çağ hakikati tebliğ zamanı değil, hakikati temsil yani yaşatma zamanıdır. Liderlikte iki şey çok önemlidir, kişinin söz uyumuyla öz uyumu sağlaması gerekir. Bunu yapan lider güven uyandırır. Liderlikte en değerli sermaye ve para birimi güvendir. Bir insan kendi kendinin lideri olamadığı zaman ebeveyn veya eş olarak evinin lideri de olamıyor. Liderlik öğrenilen bir süreçtir genetik değildir, bu konuda çabalayan herkes lider olabilir.” dedi.
Okunma : 2887
ÜHA