Üsküdar Üniversitesi Sağlık Kültür ve Spor Daire Başkanlığının desteği ile Çağın Vicdanı Kulübünün düzenlemiş olduğu Üsküdar Üniversitesi Kurucu Rektörü Prof. Dr. Nevzat Tarhan ile ‘Varoluştan Anlam Arayışına Psikolojik Sohbetleri’ devam ediyor. Şu an insanların önündeki en büyük tehlikenin tembellik olduğuna dikkat çeken Tarhan; “Tembellik insanın gelişmesini, atılgan ve girişimci olmasını engelliyor. İnsanın bir şeyi yapabilmesi için kendini harekete geçirmesi lazım. Amaç olduğu zaman ihtiyaç ortaya çıkıyor. Amaçsızlık insanı tembelliğe, monotonluğa itiyor.” dedi.
“Özgürlüğün denenmesi için yanlış olanı yapma imkânı da olmalıdır”
Bireyin her zaman doğru olanı yapıyor olması yanlış olanı yapamıyor olmasından kaynaklanıyorsa o bireyin özgür olmadığındandır değerlendirmesinde bulunan Üsküdar Üniversitesi Kurucu Rektörü Psikiyatrist Prof. Dr. Nevzat Tarhan; “Özgürlüğün denenmesi için yanlış olanı yapma imkânı da olmalıdır. Allah bu dünyaya insan göndermiş, ona özgür bir irade vermiş. Özgür iradeyi denemek istiyor. Bunu denemesi için yanlış yapma özgürlüğü de olmalı. Bireyin her zaman doğru olanı yapıyor olması yanlış olanı yapamıyor olmasından kaynaklanıyorsa bu birey özgür değildir. Devamlı doğru olanı yapıyor olması yanlış olanı yapamıyor olmasından kaynaklanıyorsa ki mesela melekler öyledir. Yanlış olanı yapamadıkları için bunlar melektir ama insan yanlış olanı da doğru olanı da yapma potansiyeliyle doğmuş. İkisinden birini seçiyor. Onun yanlış yapma özgürlüğünün olması bireyin özgür olmasını gösteren bir şeydir. Onun için Allah’a kafa tutma özgürlüğü, Allah insana kendisine itiraz etme, tam tersini yapma özgürlüğü de vermiş. Bunu ne için vermiş? ‘Her şeye gücü yeten, her şeyi bilen salt iyi bir varlıktır önermesine bu zıt değil.’ diyor. ‘Kötülük yapabilecek bir şeyi yaratıp yaratmamak değil bu.’ diyor. Yaratır ta ki özgürlüğü denemek için yaratır. Özgürlüğü test etmek için yaratır. Özgürlüğü iyiye mi kullanıyor, kötüye mi kullanıyor? İyiye kullanırsa çok daha iyi, güzel bir mekân alacak. Özgürlük burada bizi yanlışa götürmüyor, doğruyu daha çok ortaya çıkarma hakkı sağlayan bir şeydir.” şeklinde konuştu.
“Duygularını eğitebilen kazanıyor”
Duygularını eğitemeyen kişilerin hem kendine hem de temas kurduğu kişilere zarar verdiğinden bahseden Tarhan; “Sınır yok. Aç gözlülük, doyumsuzluk ve sorumsuzluk bunlar insanı daha çok tatmin ararken, daha çok talepkar olurken aslında bu onun zayıf tarafını oluşturuyor. Onun için aşırı istek karşıtını besliyor ve aşırı istek zaaf haline dönüşüyor. Hata yaptırtıyor. Mesela otobüste durakta bekliyorsun. ‘Otobüs gelsin, gelsin.’ diyorsun. Sıkılıyorsun, gidiyorsun arkadan otobüs geliyor. Bak aşırı isteğin senin zaafın, zayıflığın olduğu bir anında bunun gibi yani aşırı isteği kontrol edip edemeyeceğinle ilgili kendini eğitip eğitmeyeceğinle ilgili bilgelik öğretisini de öğretiyor. Bütün dinlerde hırs ve hevesleri törpüleyebilmek hemen hemen vardır. Böyle kötücül duyguları frenleyebilmek vardır. Vahşi duyguları eğitebilmek vardır. Bunun için bu duygularını eğitebilen kazanıyor. Eğitemeyen hem kendine zarar veriyor hem de temas kurduğu kişilere zarar veriyor ve sınavı kaybediyor.” dedi.
“Şu an insanların önündeki en büyük tehlike tembelliktir”
İnsanın bir şeyi yapabilmesi için kendini harekete geçirmesi gerektiği konusunun altını çizen Prof. Dr. Nevzat Tarhan; “Şu an insanların önündeki en büyük tehlike tembelliktir. Tembellik insanın gelişmesini, atılgan ve girişimci olmasını engelliyor. Bu da bir çeşit ‘âdem, hiçlik.’ diyor. Hiçlik, belirsizlik ve bilinmezlik bu üç konu insanın ruhuna baskı uygulayan duygu ve konulardır. Bak hiçlik yani âdem, belirsizlik ve bilinmezlik. Bu üç konu insanın ruhunu çok bunaltan bir şeydir. Bu şuna benziyor, karanlıkta ormanda gidiyorsun nereden, hangi yoldan, hangi canavar çıkacağını bilmiyorsun. Bilinmezlik var, belirsizlik var ve sonda hiç olmak, yok olmak var. Ölmek var. Hayat dünya hayatı ölü bir hayattayız. Şu anda her an ölüm gelebilir. Öyle bir durumda hiçbir şey yok gibi yaşamak kendimizi kandırmaktır. Hareket ve tebeddül vücuttur, değişim vücuttur. Hiçbir musibet olmasa, hastalık olmasa, bela olmasa insan diğer hayvanlar gibi yiyip içip çoğalan varlıklar haline gelecek. Halbuki o insanda soğuk oluyor, üşüyor, hasta oluyor, çare oluyor bütün bunlar insanın tekâmül ettiriyor. Kemale götürüyor, mükemmele götürüyor. Eğer hastalık olmasa tıp bu kadar ilerler miydi? İnsanın bir şeyi yapabilmesi için kendini harekete geçirmesi lazım. Atalet kendini harekete geçirmemektir. Kendini harekete geçirmesi için önce amacının olması lazım. Amaç olduğu zaman ihtiyaç ortaya çıkıyor. Amaçsızlık insanı tembelliğe, monotonluğa itiyor. Miskin miskin oturmaya itiyor. Haraketli insan harekete geçiyor ama hareket için kurcalamak gerekiyor. Devamlı böyle bir müdahale gerekiyor.” ifadelerini kullandı.
“Tembel insanlar toplumu aşağı çekiyorlar”
Prof. Dr. Nevzat Tarhan insanın çalışması ve üretmesi gerektiğinden bahsetti. Tarhan; “Konfor alanında çıkmamak insanı aşağı çekiyor. Biz şu an üniversitede ya da yaşadığımız toplumda bir habitat içinde yaşıyoruz, bir ekosistem içindeyiz. Bu ekosistemde çalışanlar onu yukarı çekiyorlar, ileri götürüyorlar, çalışmayanlar da aşağı çekiyorlar. Onun için çalışmayan insanlar, tembel insanlar toplumu aşağı çekiyorlar. Onun için erken emeklilik hep firedir, tavsiye edilmez. Gelişmişlik seviyesi ile ilgili değildir. Yani insanın çalışması, üretmesi lazım. Toplumunda ne kadar çok çalışıp üreten insan çok olursa o toplum o kadar ayakta kalıyor, üretiyor, başkasına muhtaç olmuyor. Yani bizde de hani erken emeklilik var ama erken emekli olan kişi muhakkak ikinci işte çalışıyor. Yani bizdeki gerçek emeklilik değil. O nedenle burada tembellik insanı aşağıya çekiyor, terakkiye mani oluyor, gelişmeye mani oluyor.” şeklinde konuştu.
“Yanlışlar ve kötülükler mükemmelin bir parçasıdır”
Mükemmelin ortaya çıkması için yanlışlar ve kötülerin gerekliliğine vurgu yapan Tarhan; “Yanlışlar ve kötülükler mükemmelin bir parçasıdır. Mükemmelin ortaya çıkması için yanlışlar ve kötüler gerekli, bunlar olmadığı zaman gelişemiyor. Yani yetenekler filiz veremiyor, ortaya çıkamıyor. Bunlar gizli yeteneklerin başka yerde bahsediyor ya toprağa bir avuç tohum atıyorsun %10’u, %20’si filiz veriyor, diğer 80’i çürüyor. Ama o %10 filiz veriyor, onlardan yeni buğdaylar oluyor, yeni darı oluyor. Onlardan daha öncekinden daha fazlasını yaptığın yatırımın bir kısmı çünkü geri dönüşlü olan yatırım yani fire denir. Her şeyin bir firesi vardır. Bu psikoloji yasası firesiz iş olmaz, firesi vardır. Burada da hayatta işlerken iyiler ve kötüler… Hayvan krallıklarına bakın mesela yaşlı ve tembel olanlar geride kaldıkları için aslanlara yem oluyor ama genç ve gayretli olanlar kalıyorlar. Onun için hareketli, hareket halinde olduğu zaman kendini harekete geçirebilmek onun için motivasyondur. İki türlü motivasyon var: Biri iç motivasyon diğeri dış motivasyon. Musibetler, hastalıklar dış motivasyondur. Bir kimsenin iç motivasyonu varsa yani bir bela, musibet, bir hastalık gelmeden kendiliğinden iyi, doğru, güzel şeyler yaparsa Allah niye musibet versin ki ona zaten o kişi iç motivasyonu var, kendiliğinden yapıyor yani ikaza lüzum yok.” dedi.
Okunma : 1117
ÜHA