Kadının toplumda bugünkünden daha etkin bir rol alamamasının önündeki en büyük engel, erkeklerin çıkarcı yaklaşımlarıdır.
Pek çok konuda muhtelif düşüncelere sahip olan erkekler, kadınların avantajları olan sahalarda hemen birleşebiliyorlar. Politikada, şirket yönetiminde ya da toplumda söz sahibi olunacak herhangi bir mevzuda menfaat hesabı yapan ve egemenliği kadına bırakmak istemeyen erkeklerin uzlaşısına şahit oluyoruz. Öğrenciliğim esnasında Cerrahpaşa Tıp Fakültesi'nin diğer kliniklerinde kadın ve erkek öğretim üyeleri olduğu halde, kadın-doğum kliniğinde hiç kadın öğretim üyesi yoktu. Bu durum öğrenciler arasında ciddi bir tartışma konusu oldu ve durumun niçin böyle olduğunu hocalarımıza sorduk. Aldığımız cevap oldukça düşündürücüydü: "Eğer burda bir kadın doçent ya da profesör olursa, bütün hastalar ona gider". Demek ki aldıkları onca eğitimden sonra üniversitede profesör olan hocalar dahi kendi çıkarları için kadının sosyal gelişimini engelliyorlardı. Fakat sosyal hayattaki yarışa, erkek kadın ayırımı yapılmaksızın adil bir şekilde katılmak gerekiyor. Bütün bunlara karşın genelde Doğu toplumları özelde de bizim halkımız bazı alanlarda ataerkil yapıya sahipken kimi yerlerde bu özellik esnemektedir. Mesela Hindistan, Bangladei gibi doğulu ülkelerde ve bizim memleketimizde bir kadın başkan olabilmiştir. Üstelik halkın onayı ve durumu hazmetmesi neticesinde. Ancak batı toplumlarında böyle bir tercihe kolay kolay rastlanamaz. Bu, toplumun kadına önyargısı olmadığını göstermesi bakımından önemlidir. Kadın başkanın da bir erkek başkan gibi tabii karşılanması, Doğu halklarının bu manada batılılardan daha üst bir olgunluk seviyesinde olduğunun ipucudur.
KAYNAK: Özlenen Amasya Gazetesi Ağustos 2006
Okunma : 4201