“İdeal kadın”, “ideal erkek” ve derken top yekun olarak “ideal insan”ın peşinde koşuyoruz. Bize verilen ideal ölçülerine uyamadığımızda ise yalpalıyor ve “kendimiz” olabilmeyi unutuyoruz.
Dahası kendimizi görmezden geliyor, kaçırıyoruz. Bu da doğal olarak ruh sağlığımızı ciddi bir biçimde bozuyor. Kişisel gelişim uzmanları ve psikiyatrlara göre, aslında ideal insan diye bir ütopya yok. Çünkü, kişinin kendisinin farkına varabilmesi, iyileri ve kötüleriyle kendini tanıması, kötü yanların törpülemesi ve sonuçta kendisiyle barışık olması, ideal olanı tanımlıyor. Duygusal zeka ve mutluluk Kendimizle barışık olmak üzerine çalışmalar yapan, Psikiyatr Dr. Nevzat Tarhan’a göre, insanın kendisiyle barışık olmasının ilk adımı, kendini fark etmekten geçiyor. Yani kişinin kendisini olumlu ve olumsuz yönleriyle tanıması, kendisiyle barışmasının olmazsa olmaz bir adımı, çünkü kişiliklerine ilişkin farkındalığı az olanlar, kendilerini kusursuz, yeterli görürken, güçlü ve zayıf yönlerinin farkında da olamıyorlar doğal olarak. Kendisini tanıyanlar ise ruh hallerinin farkında oluyor ve neden, iyi ya da kötü davrandıklarını, nelere sıkıldıkların ya da kendilerini neden güçsüz hissettiklerini çok iyi biliyor. Bu insanlar hayata olumlu bakıyor, sınırlarını ve güçlerini iyi biliyor, savunma mekanizmalarını çok verimli kullanıyor. Kendilerine ilişkin farkındalıkları zayıf kişiler ise sorunlar karşısında, daha çok başkalarını suçlamayı yeğliyor. Mesela sorundan kaçma, duygularını bastırıp sorunu yok saymaya çalışma, olayları çarpıtıp sorumluluğunu kendi dışındaki kişi ve olaylara yöneltme gibi tavırlara giriyorlar. Özdenetim mekanizması Tarhan, Bir kişinin kendini tanıması aşamasında, kişinin güçlü olan ve gelişmesi gereken yanlarını listelemesi, olumlu yönlerini görerek, özgüven sahibi olması ve bu güvenin geribildirimi ile hareket ederek, kendini yönetebilmesi anlamına geldiğini belirtiyor ve şunları söylüyor: “Örneğin bir kişi, sevdiği bir kalemi kaybettiğinde iki gün üzülüyorsa, o kişinin duygusal becerisinin zayıf olduğu anlamını çıkarırız. Bir dönem, psikolojide “duygularını serbest bırak, istediğin gibi yaşa, hoşlandığın şey iyidir, hoşlanmadığın şey kötüdür, zincirleri kır, duvarları yık, özgür yaşa” gibi süslü sözler çok itibar kazanmıştı. Çağa hakim olan görüş; kişinin duygularını serbest bırakmasını öğütlüyordu. Bunun sonucunda bencil, kendini beğenmiş, tüketici genç tipi ortaya çıktı. Sorumluluk istemeyen, zevki kutsallaştırmış bu insan tiplemesine çözüm olarak, duyguları dengeleme yöntemi gerekliydi. Duyguların özgür olmasından önemlisi, duygulardan özgür olmaktı. Çünkü insanda kötülük yapmaya da müsait bir genetik altyapı var. O nedenle insanın duygularının denetimine girmesi değil, duygularını denetim altına alması gerekiyordu. Vahşi güdü ve dürtülerini bir atı ıslah eder gibi eğitmeliydi. Kişisel gelişimde; kişiliğin yönetilmesi, dengeli tutum ve davranışlar büyük önem taşıyor. Ancak duyguların kontrolünde de denge gerekli. Fazla bastırılmış duygular kişiyi depresif yaparken, denetlenmeyip kontrolden çıkan duygular, hem kişilikte hem çevre ile ilişkide hasar oluşturur. İnsanın her zaman mutlu olmasını beklemek mümkün değil, bu doğru da değil zaten.” Kendine güven duymak? İnsanın kendisiyle barışık olmasının önemli bir adımı da kendine güven duymaktan geçiyor. Bir insanın kendine güven duyabilmesi içinse, öncelikle kendisine ve hayata olumlu bir bakış ile bakabilmesi gerekiyor. Geçmişe, bugüne ve geleceğe olumlu gözlükle bakan insanlar, hem iyi hem yanlış şeyleri aynı anda görüyor. Çünkü insanın doğasında önce olumuz şeyleri görme eğilimi var. Kendilerini eğiten insanlar, hayatı aydınlık senaryolarla değerlendirebiliyor. Kişinin kendisini güvende hissetmenin gereklerinden biri de, o kişinin güvenmesi gereken insanların güvenilir olmasından geçiyor. Tarhan, “Güven bunalımı çeken insanlara önerdiğimiz birinci şey; ilişkilerinde açık, net ve dürüst olmaları. Şaka bile olsa yalan söylememeleri. Dikkat edilecek diğer bir husus da insanlarda korku duygusunu arttıran şartların ortadan kaldırılması. Kendisini yalnız hisseden insan, kolaylıkla güvensizlik duygusuna da kapılabilir” diyor. Kendisiyle barışık insanların portresi Psikiyatr Dr. Özkan Pektaş, Kendisiyle barışık insanın dışa vuran özelliklerini şöyle tanımlıyor: “Özellikle duygulanımlarını dengeleyen, tepkilerini kontrol edebilen, mümkün olduğunca, nerede, ne şekilde davranacağını iyi planlayan, mutlu, huzurlu ve insanların huzurunu kaçırmayan, sorunlara takılıp kalmayan aksine çözüm üretmeye çabalayan, mutlu oldukları dışarıdan belli olan insanlar, kendileriyle barışık oluyor. Kendisiyle barışık insanların en önemli göstergesi mutlu olmaları… Mutluluk Zekası Testi Aşağıdaki testi yapıp mutlu olma yeteneğinizin geliştirilmesi gereken yönlerini görebilirsiniz. (HP) Hiçbir zaman: 1 Nadiren: 2 Zaman zaman: 3 Sık sık: 4 Her zaman: 5 1) İyimserim ve olumlu düşünürüm. 2) Kendimle barışığım hedeflerim var. 3) İş yaşamımda mutluyum, hedeflerim var. 4) Aile yaşamımda mutluyum, hedeflerim var. 5) Negatif olaylarda hemen toparlanabilirim. 6) Dışa dönüğüm, kolay iletişim kurabilirim. 7) Mizah ve espriye yatkınım. 8) Ekonomik gücüm yeterli. 9) Kendileriyle birlikte olmaktan mutluluk duyduğum bir arkadaş grubum var. 10) Hayatla ilgili temel ihtiyaçlarımda sorunum yok. 11) Küçük şeylerden mutlu olabilirim. 12) Sahip olduğum şeylerin değerini bilirim. 13) Yakın çevrem iyimser insanlardan oluşur. 14) Her olayın iyi yönlerini görebilirim. 15) Güzel anıları, iyi olayları sıkça hatırlarım. 16) Konuşurken olumlu kelimeleri daha çok kullanırım. 17) Başkalarına iyilik ve yardım etmekten zevk alırım. 18) Sorun odaklı değil çözüm odaklı düşünmeyi yatkınım. 19) Sorumluluk ve inisiyatif almayı, yeniliği severim. 20-Zamanı iyi kullanırım. 21-Bedenimi beğenirim. 22- Manevî yaşamım güçlüdür. 23-Çok sayıda tanıdığım ve arkadaşım var. 24-Sevgimi ve duygularımı ifade edebilirim. 25-Sigaradan hoşlanmam. 26-İçkiden hoşlanmam. 27-Temel ihtiyaçlarımı karşılayacak kadar gelirim var. 28-Her zaman güvendiğim arkadaşlarım olmuştur. 29-Yaşantım çoğunlukla beklentilerimle uyuşur. 30-Hayatın neşeli, eğlenceli yönlerini daha iyi görebilirim. Değerlendirme 0-50 arası tedavi gerekir 50-100 arası mutlu 100-150 arası çok mutlu KAYNAK: http://www.hurriyet.com.tr/yasasinhayat/9546643.asp?gid=245&sz=693
Okunma : 3067