Gösteriş tutkunu olma konusuna değinen psikiyatrist Prof. Dr. Nevzat Tarhan, “Gösteriş tutkunu olmak psikolojik olarak patolojik bir savunma mekanizmasıdır. Sağlıklı olmayan patolojik savunma mekanizmasıdır. Yani sahte bir rahatlık sağlar. O anda alkış sağlar. Fakat bir müddet sonra kişide sahte bir kişilik oluşur. Devamlı gösterişle beslenmeye başlar. İlgiyi kaybettiği anda depresyona girer bu kişiler.” dedi.
Beğeni tutkusu hâline gelmiş insanlara işaret eden Prof. Dr. Tarhan, “Sosyal medyasında günde 3 taneden fazla kendiyle ilgili, kendini gösteren, bebeğini, çocuğunu, ailesini gösteren bir şey attığı zaman, bu narsistik tutum olarak kabul ediliyor.” dedi.
Üsküdar Üniversitesi Kurucu Rektörü, Psikiyatrist Prof. Dr. Nevzat Tarhan, gösteriş tutkunu olma konusunu değerlendirdi.
Tarhan, Amerikan Psikoloji Birliği’nin sosyal medya hesaplarında günde üç defadan fazla kendisini sergileyen kişilerin narsistlik kişilik özellikleri olduğuyla ilgili resmi açıklama yaptığını dile getirerek, ‘önemli ve değerli olma duygusuna’ işaret etti.
“Önemli ve değerli olma duygusunu bazı kişiler ünlü olarak, bazı kişiler güçlü olarak, bazı kişiler şöhret makam sahibi olarak, bazı kişiler bir şekilde toplumda parmakla gösteriliyor olma şeklinde tatmin ediyor.” diyen Tarhan, bu kişiler önemli ve değerli olma duygusuna layık değillerse benlik algılarının bunu kaldırmadığını ve ‘görgüsüz’ denilebilecek durumlar ortaya çıktığını söyledi.
Abartılı yaşam çarpıtılmış bir ego tatmini yöntemi
Bu kişiler güce, makama, paraya ve ilgiye layık olmadıkları için abartılı hareket edebildiklerini de kaydeden Tarhan, “Dışarıdan bakarsın ‘Adam ne güçlü ya’ dersin, ‘Ne cesur’ dersin. Halbuki içindeki korkuyla mücadele ettiği için o cesur rolü oynuyor. Bu kişiler de zengin rolü oynar, güçlü rolü oynarlar. Böyle alkışlanan rolü oynarlar, alkışla beslenirler. Bu kişiler aslında iç dünyalarında kendilerini önemsiz ve değersiz görüyorlar ama önemli ve değerli rolü oynayarak topluma kendilerini öyle ifade ediyorlar ve ilgi toplayarak, o şekilde ego tatmini yapıyorlar. Bu çarpıtılmış bir ego tatmini yöntemi.” dedi.
Aslında eğer abartarak gösteriliyorsa bunun layık olmadıklarını gösterdiğini belirten Tarhan, “O layık zannediyor kendini ama ruhsal yapısı ona layık değilmiş. Şimdi meyveli ağaçlar vardır, bir meyveli ağacı düşün, elması çok oldukça ağaçlar eğilir ama elması az olan ağacın kafası diktir. Diktir dalları, bunlar da onu taşıyacak olgunlukta olmadığı için, bununla ilgili alçak gönüllüğü gösteremiyorlar. Onunla ilgili böyle kendilerini abartılmış bir şekilde algıladıkları için yani benlik algıları, benlik saygılarıyla uyumsuz oluyor. Çünkü kendi olduğu benlikler üzerinden çok abartılı bir şekilde olması gereken benliklerini çok abartılı görüyorlar, abartılı gördükçe de hep aşırı yapay davranıyorlar. Yapay davrandıkları için de soğuk düşüyor, ilgisi göze çarpıyor, orantısız kalıyor ve tam istediklerinin aksiyle karşılık buluyorlar bu sefer de.” diye konuştu.
Elde ettikleri şeyi abartılı gösterenlerin psikolojik olarak ve duygusal olarak hak etmediklerini de kaydeden Tarhan, “Belki para kazanmıştır ondan hak ediyor gibi görür kendini ama, kazandığı yolların nasıl olduğu ayrı bir konu. Psikolojik olarak o ilgiyi, makamı, alkışı hak etmiyorlar.” diye konuştu.
Çocukların kişiliklerini değil davranış ve çabalarını övün
Anne babaya çocuklarını överken, çocukları büyütürken ‘Sakın kişiliklerini övmeyin’ dediklerini de anlatan Tarhan, şunları kaydetti:
“Kişiliklerini översek çocuk ‘Ya ben neymişim’ diye duygulara kapılıyor. Halbuki ‘Davranış ve çabalarını övün’ diyoruz, ‘Bak şu kadar ders çalıştın, ne güzel not aldın. Bak gittin yardım ettin, bunu yaptın ne güzel’. Davranış ve çabayı överseniz çocuk bir şeyler öğrenir ama kişiliğini överseniz egosu şişer, ‘Ben zaten biliyorum, ben zaten en iyiyim’ der.
Genellikle bu kişiler, narsistik kişilik yapısında olan kişilerdir. Bunlar aslında çok çalışırlar ve kendilerine akıllı, yetenekli dedirmekten zevk alırlar ve akıllı yerine alkış alacak şekilde işler yaparlar, alkış da alırlar fakat arka planda duygusal olarak, ruhsal olarak bunu hak etmedikleri için, o hak etmemeleri nedeniyle bu kişiler, hak etmedikleri için onu hazmedemezler. Yani bir insan midesine hazmedemeyeceği bir şey yerse ne yapar? Reaksiyon gösterir. Bağırsaklar bozulur, kusma olur, burada da psikolojik olarak hak etmedikleri için abartılı bir reaksiyon gösteriyorlar ve tam korktuklarının, beklediklerinin tam tersiyle karşılaşıyorlar diyebiliriz.”
Gösteriş meraklısı olmak psikolojik sorun mu?
Gösteriş tutkunu olma konusuna değinen Prof. Dr. Nevzat Tarhan, şöyle devam etti:
“Gösteriş tutkunu olmak bir psikolojik, patolojik bir savunma mekanizmasıdır, psikolojik olarak. Sağlıklı olmayan patolojik savunma mekanizmasıdır. Yani sahte bir rahatlık sağlar. O anda alkış sağlar. Fakat bir müddet sonra kişide sahte bir kişilik oluşur. Devamlı gösterişle beslenmeye başlar. İlgiyi kaybettiği anda depresyona girer bu kişiler.”
Hollywood’da ‘40 yaşına gelmiş bir yıldızın aktrisin kabusu nedir?’ diye bir soru sorulduğunu ve cevabın da ‘40 yaşına gelmektir’ olduğunu anlatan Tarhan, orada ilginin sadece kişiliğe olmadığını, cinsiyetçi de olduğunu, kişiliğine ilgi olsa, yaş ilerledikçe olgunlaştığı için ilginin daha çok devam etmesi gerektiğini kaydetti.
Ünlü kişilerin yaşadıklarını ve sahip olduğu şeyleri içselleştirdiklerini ifade eden Tarhan, ama eksiklik, yetersizlik duygulu olan kişilerin, ilgi gördüğü zaman egolarını şımarttıklarını, abartılı davranışa başladıklarını ve orantısız bir şekilde kendilerini teşhir ettiklerini kaydetti.
Kültürel olarak yetersiz olan kişiler zenginlik fazla geliyorsa görgüsüzleşiyor
“Yani bir soru sorarlar, sordukları soru kendini öven bir sorudur. Topluma girerler, kendisini övmeyen kişiyi düşman gibi görürler. Bu narsistik kişilik yapısıdır. Bu kişiler övgüyle beslenirler.” diyen Tarhan, bu kişilerin eleştiriye karşı da aşırı tepki verdiklerini söyledi.
Tarhan, kültürel olarak yetersiz olan bu kişilerin zenginlik fazla geliyorsa görgüsüzleştiklerini kaydederek, fazla bilgileri varsa bu kişilerin bir müddet sonra bilginin onları kibirli yaptığını da dile getirdi.
“İnsan bir konuyu abartıyorsa, benlik algısıyla olduğu benlikle olması gereken benlik arasındaki farkı bilmiyorsa, mevcut olduğu durumu biliyor ama hayal ettiğini bilmiyorsa, aradaki makas açıksa, bu kişiler o olması gerektiği benliğin açlığını, fakirliğini, susuzluğunu çekerler.” diyen Prof. Dr. Tarhan, bu kişilerin sahte işler yaptıklarının, sahte şeyler yaptıkları için de çok göze battıklarını söyledi.
Kendini tanımak, güçlü ve zayıf yönlerini keşfetmek için psikoswot analizi
Bir insanın ego ideali olmasının güzel bir şey olduğunu dile getiren Tarhan, kişilere ego ideali olsun, kendi benliğini bilsin, zayıf yönlerini bilsin diye psikoswot analizi tavsiye ettiklerini ifade etti.
Prof. Dr. Tarhan, “Psikoswot analizinde ne var? İşletmecilerin kullandığı bir şeydir swot analizi. Güçlü yönlerini bil, zayıf yönlerini bil ve seni bekleyen fırsatları bil, tehditleri bil ama bunları yaparken amacını bileceksin önce. Bir insanın ego ideali vardır. Nasıl bir insan olmak istiyorsun, hayatın sonuna geldiğin zaman. Nasıl bir kişilikle bu hayatını geçirmek istiyorsun. Hayatın sonuna geldiğinde neleri biriktirmek istiyorsun gibi… Bir ego ideali varsa insanın, böyle hayat yolunda ilerlerken, önüne iyi şeyler de çıkar, kötü şeylerde çıkar. Kötü şeylere hayır diyebilir. Ama böyle kişiliği zayıf olan kişiler, kişilik altyapısı zayıf olan kendi yok eksik kusurlarını görmezler. Kendi hep iyi taraflarını görürler, onun üzerinden abartırlar onu. O şekilde yaptıkları başarıları abartırlar, yani yetenekli olduğu alanları abartırlar ama abartı olduğu için her abartı karşıtını besliyor.” dedi.
Narsistik körlük…
Aşırı isteklerin insanlara hata yaptırdığını da kaydeden Tarhan, “Aşırı istek olduğu için, hata yapıyorlar. Bir de o an hipnotize olmuş gibi oluyor, onları görmüyorlar. Onlara işte realite körlüğü deniyor. Narsistik körlük deniyor. Körlük oluyor yani. Bir insan bu odada mesela, toplu iğneyi arayacaksın, masanın üzerinde toplu iğne fakat sen diyorsun ki, ben üzerinde olmaz diye bakmıyorsun, odanın her tarafından arıyorsun, bulamıyorsun, çünkü orada. Bakmadığınız için körlük oluyor. Bu kişiler de kendi hatalarına bakmıyorlar. Eleştiriye kapalı kişiler bunlar.” şeklinde ifade etti.
Büyük şirketlerin hataların bulsunlar diye, danışmanlık şirketlerine yüklü ücretler ödediklerini anlatan Tarhan, “Bizim hatamızı, yanlışlarımızı, bulsun da düzeltelim. Hata yapmayalım diye…” dedi.
Eleştiriye kapalı kişiler hata yapmaya devam ediyor
Eleştiriye kapalı kişilerin hata yapmaya devam ettiklerini ve eleştiriyi de tehdit olarak gördüklerini ifade eden Tarhan, “Güç, ilgi ellerinde ise geçici olarak bu devam ediyor ama bir müddet sonra bir yerde patlıyor bu. Ya bu tarzdaki şeyler, bir saatte bir büyüme oluyor ve orta, uzun vadede sürdürülebilir bir başarı olmuyor. Bu kişilerde aslında, artistlik kişileri başarılı olur ama sürdürülebilir yapamazlar. Yıkıcı inovasyon yaparlar. Yıkıcı hem kendilerini yıkarlar hem başkalarını. Yıkıcı yenilikler yaparlar bu kişiler. Yani başkalarına zarar verdiği için kendine de zarar verebilir.” şeklinde konuştu.
İnsan karar verirken, sadece rasyonel akılla karar vermediğini, tek aktörün akıl değil, duyguların da var olduğunu vurgulayan Tarhan, “Duygularıyla hareket ediyor, duyguları da karar verirken göz önüne almak gerekiyor. Yatırım yaparken sevdiği şeye yapıyor, kendini güvende hissederse yatırım yapıyor. Yüksek güvenli toplum daha ileri büyüyor. Otoriter toplumlar, daha farklı, daha fazla büyüyemiyor. Büyüse de uzun süre devam ettiremiyor. Otoriter toplumlar yüksek güvenlikli insanlar, kendini güvende hissederse yatırım yapıyor, alışveriş yapıyor. E bu nedenle bu, bu konuda, dünyada stratejileri değiştirdi.” dedi.
Günde 3 taneden fazla paylaşım narsistik tutum olarak kabul ediliyor
Beğeni ve takipçi sayısıyla ilgilenme konusunu da dile getiren Tarhan, şöyle devam etti:
“Kişi mesela, şirketinin hesabı için, mesleğiyle ilgili bir konu için yahut da herhangi bir stratejik hedefi vardır, onun için, onunla ilgili sosyal medya hesaplarını açar, onunla ilgilenir, onunla ilgili strateji geliştirir ve böyle durumda sosyal medya ajanslarından yardım alır.
Sosyal medya özelliği birkaç kelimeyle kısa şeyler anlatıldığı için o anlamından ve bağlamından kopuyor. Konular koptuğu için, çok yanlış anlaşılmaya müsait, böyle bir durumda, kişinin bu konuda profesyonel yardım alarak ilerleyebilmesi önemli. Bunun dışında diyelim yani mesleki olarak ilgilenmiyor da bir insan sosyal medyaya ilgi duyuyor. Kendisine beğeni tutku hâline gelmiş. Günde 3 taneden fazla kendiyle ilgili, kendini gösteren, bebeğini, çocuğunu, ailesini gösteren bir şey attığı zaman, bu narsistik tutum olarak kabul ediliyor.”
“Bu kişi ya övgüyle ya alkışla besleniyor, beğeniyle besleniyor, ilgiyle besleniyor. Bu müthiş bir zaaftır o kişi için.” diyen Tarhan, sosyal medyanın bu fırsatı herkese verdiğini, ama çoğunun bunu taşıyacak olgunlukta olmadığını da kaydetti.
Çocuklarda ebeveyn gözetiminin önemine vurgu yapan Tarhan, “Bu zamanda, sosyal mecralarda beğeni tutkunu olmak, bir insanın başına felaket olarak yeter.” dedi.
Dijital kapitalizm ile toplumu domine etme
Dijital kapitalizm konusuna da değinen Tarhan, yapay zekâ gibi yöntemler kullanılarak dijital yollarla toplumun domine edilmek istendiğini, küresel sermayenin istedikleri gibi hükmetme, yönetme konusunda ciddi bir şekilde çalışma yapıldığını anlattı.
Prof. Dr. Tarhan, kapitalizmin zengin ettiğini ama mutlu etmediğini ifade ederek, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Nerede hata yaptık diye inceleniyor. Bence yakında fark edilecek. İnsanlık, bunun yanlışlarını fark edip, düzelmesine vesile olacak ama dijital kapitalizm, kapitalizmi bilmek… Yani biz öznesi olalım, nesnesi olmayalım sosyal medyanın, dijital dünyanın, öznesi olalım. Hedefimize yönelik kullanalım onu. O bizi kullanmaz. Gönüllü emperyalizm var şu anda.”
Okunma : 1128
ÜHA