Üsküdar Üniversitesi Kurucu Rektörü, Psikiyatrist Prof. Dr. Nevzat Tarhan, Bolu Müftülüğü tarafından düzenlenen Instagram canlı yayınına konuşmacı olarak katıldı. “Kadın Psikolojisi ve Aile İçi İletişim” konularına ilişkin değerlendirmelerde bulunan Tarhan; “Kadın ve erkek farklılıklarını koruyarak güçlü iş birliği esasına dayanan ilişkiler geliştirmelidir.” Dedi.
Konuşmasının başlangıcında ‘Kadın Psikolojisi’ kitabını yazma sebebine değinen Prof. Dr. Tarhan; “Kitabı, 2001 yılında New York’ta, camide bir kadın imam namaz kıldırırken onun üzerine İkiz Kuleler yıkıldığında ve 2003’de Irak’ta Saddam’a harekât yapılacağında yazdım. O dönemde kadın üzerinden bir plan olduğunu düşündüm. Kadın ve erkek, eşit olsalar da psikolojik ve biyolojik farklılıklar barındırıyorlar. Ben de bu konuyu savunanlara bilimsel veri vermek istedim ve bunun üzerine ‘Kadın Psikolojisi’ kitabımı kaleme aldım.” Dedi.
“Hayat senaryolarımızı değiştirmeliyiz”
Evliliğin iki kişinin beraber olması değil, iki ayrı ortamda büyümüş kişilerin evlenmesi olduğunu belirten Tarhan; “Bizim hayat senaryolarımız vardır ve bu senaryolar bizi oluşturur. Kişi evlendikten sonra hayat senaryolarıyla birlikte evlendiği kişi ile daha yakın hale gelir. Ama kişinin ailesinden beklediğini eşinden beklememesi gerekir. İki kişinin aile dışında sorunlarını çözmesi lazım. Hayat senaryolarımızı değiştirmemiz lazım. Eşiniz babanız gibi olsun istiyorsunuzdur, bu çok güzel olur ama mümkün değildir.” Şeklinde konuştu.
“Kadın ve erkek farklılıklarını koruyarak güçlü iş birliği kurulmalı”
Dünyadaki gelişmeler doğrultusunda değişen ve gelişen şartlarla beraber kadın - erkek eşitliği yerine, kadın - erkek farklılığı içinde güçlü iş birliği kurmaya öncelik verilmesi gerektiğini kaydeden Prof. Dr. Nevzat Tarhan; “Bu tespit çerçevesinde, iki cinsin farklılıklarının reddedildiği anlaşılmamalıdır. ‘Erkek erkekliğini, kadın kadınlığını değiştirsin ve dünya unisexe doğru gitsin’ düşüncesi yanlıştır. Her iki cins de farklılıklarını koruyarak güçlü iş birliği esasına dayanan ilişkiler geliştirmelidir. Demokrasi ve çoğulculukta önemli olan da budur. Herkes kendi kültürel kimliğini korur ama iletişim yoğunlaşır.” Dedi.
“Anne ile bağı olmayınca çocuk hasta oluyor”
Katılımcıların yoğun ilgi gösterdiği söyleşide bağlanma duygusunun nörobiyolojik olarak kanıtlanan bir duygu olduğunu ifade eden Tarhan; “Benim asistanlık dönemimde yoğun bakımda çocuk ağladığı zaman anneler dışarı çıkarılırdı. O zaman çocuğun bir nevi bağlanma duygusuna zarar vermişiz. Çünkü anne ve çocuk birbirine bağlıdır ve oksitosin salgılar. Çocuk esirgeme kurumları, koruma evlerindeki çocuklar sık sık hasta olurlar ve ani ölümler olur. Baktığınızda her şey vardır, bakımları yapılır ama anneleri olmadığı için anneye olan bağlılık olmadığı için hastalıklar ortaya çıkar. Buradan anlamalıyız ki anne ile çok arasındaki bağın büyük bir önemi var.” Diye konuştu.
Okunma : 2570
ÜHA