Mutlu evlilik nasıl sürdürülür? İşte evliliğin en büyük zararları veren etkenler. Evliliklerde eleştiri sevginin en büyük düşmanı. Dikkat!
Tartışma olmayan, iletişim kazalarının yaşanmadığı evliliklerin olmadığını ifade eden Prof. Dr. Nevzat Tarhan, krizlerin en yoğun kişilik ve güç çatışmalarının yaşandığı evrelerde gözlemlendiğini vurguluyor.
Kadın ve erkekte kişiliğin üç ana özelliği olan düşünce kalıpları, iletişim tarzı ve iletişim yöntemindeki farkların romantik dönemden sonra ortaya çıkarak güç çatışmaları şeklinde kendini gösterdiğinin altını çizen Prof. Dr. Nevzat Tarhan, çocuklukta yazılmaya başlanan hayat senaryosu içerisindeki aktörlerin evlilikle birlikte yerini yeni aktörlere bıraktığını ifade ediyor.
EVLİLİK TERAPİLERİ İÇİN TIKLAYIN…
Aktörlerin rol modelleri, kişilikleri aynı olmadığından farklı davranışların ortaya çıkmasının kaçınılmaz olduğunu belirten Tarhan, eşlerin ezberlerindeki hayat senaryosunu değiştiremedikleri zamanlarda ise “eşim benim istediğim gibi davransın, benim kurallarıma ve şartlarıma uysun” şeklinde bir düşünce özümsediğini dikkat çekiyor. Bu durum da eşlerin birbirini değiştirmeye çalışmasına neden oluyor. Tarhan, eşler arasındaki yaygın iletişim hatalarının temelinde bu tarz kişilik çatışmalarının söz konusu olduğunu vurguluyor.
Üsküdar Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Nevzat Tarhan Timaş Yayınlarından çıkan “Evlilik Psikolojisi” isimli kitabında eşlerin karşı karşıya kaldıkları iletişim hatalarını anlatıyor. Rektör Tarhan sevginin en büyük düşmanının ise eleştiri olduğu uyarısında bulunuyor.
Kitabında Prof. Dr. Nevzat Tarhan;
ELEŞTİRİ SEVGİNİN DÜŞMANIDIR
“Eşinin ihtiyacını, beklentilerini arayıp bulmak, orta noktada buluşmak yerine, kendi hayat senaryosunu karşı tarafa empoze edenler sorunlar karşısında müvekkilini, suçlu ya da suçsuz olduğunu düşünmeden, körü körüne savunan avukatlar gibi davranırlar. Oysa evlilikte hakim gibi olmak, ortada bir problem olduğu zaman “Acaba eşim haklı mı?” diye düşünebilmek sağlıklı bir iletişim için şarttır. Evlilikte “Seni seviyorum”dan daha güzel bir söz varsa o da “Sen haklısın” diyebilmektir. Eşlerin gerektiğinde sorunlar karşısında birbirlerine “Sen haklısın” diyememesi zıtlaşmayı körükler ve sorun ne olursa olsun, eşler birbirinin kişiliğini sorgulamaya başlar.
Erkek ve kadının, kadın-erkek iletişiminden beklentisi birbirinden farklıdır. Erkek bir sorun olduğunda kabuğuna çekilerek, düşünür ve çözüm üretir. Yani çözüm odaklıdır. Kadın ise sorunu çözmeyi hedeflemez, onu eşiyle paylaşmak ister. Erkek iletişimin bilgi aktarımı; kadın ise yalnızlığı giderme ve paylaşma boyutunu önemser. Bir başka deyişle, iletişimde erkeği sonuç, kadını ise süreç ilgilendirir. Burada iki taraf da birbirinin bu yönünü dikkate almazsa, ilişkide sürekli iletişim hataları meydana gelir. Örneğin erkeğin yaptığı sekiz işten üç tanesi yanlış ise kadın yapısı gereği yanlış olanlara yönelir ve bunları eleştirir. Erkek ise hatalarının söylenmesinden, kendisine buyurgan tarzda konuşulmasından hoşlanmaz.
Kadının ise bir sorun olduğu zaman konuşarak rahatlaması adeta şarttır. Bu yüzden erkek sorun olduğu zaman eşini mutlaka dinlemelidir. Sorun çözülmeyecekse bile, bol bol konuşma hakkı verirse onun psikolojik ihtiyacını karşılamış olur.
Eşler arası iletişimde hatalara odaklanarak eleştirel bir dil kullanmak ve karşı tarafı yeterince dinlememek sevgiyi azaltır. Doğru yapılan işleri taktir etmek yani pozitife vurgu yapmak ise sevgiyi artırır.”
Şaban Özdemir (NPGRUP)
Okunma : 23244