Üsküdar Üniversitesi'nden yapılan açıklamada, "çağın hastalığı" olarak tanımlanan depresyonun maliyet boyutunun ülke bütçelerinde büyük yer tuttuğuna değinildi.
ABD'de kanserin yıllık maliyetinin 131 milyar dolar, diyabetin 173 milyar dolar olduğuna işaret edilen açıklamada, depresyonun ekonomik yükü bu iki hastalıktan daha fazla olmasına rağmen Ulusal Sağlık Enstitüsü'nden alınan araştırma fonunun kanser ve diyabet hastalığı için ayrılan araştırma fonundan daha az olduğu belirtildi.
Açıklamada, ABD'de 60 klinik araştırma ve yaklaşık 60 bin yetişkin hastanın 1996-2013 arasındaki verileri analiz edilerek yapılan çalışmanın, depresyonun yıllık maliyetinin 188 milyar ile 200 milyar dolar arasında olduğunu gösterdiği aktarıldı.
Sağlık ve verimlilik kayıplarını da göz önüne alan araştırmanın, tedaviye dirençli depresyon hastasının tedaviye cevap veren depresyon hastasına oranla yıllık maliyetinin 2 kat fazla olduğunu ortaya koyduğu kaydedilen açıklamada, genel nüfusta yıllık 5 bin dolar olan sağlık giderlerinin, tedaviye cevap veren depresyon hastalarında yıllık 11 bin dolara yaklaştığı, tedaviye dirençli depresyon hastalarında bu maliyetin yıllık 20 bin dolara yükseldiği iletildi.
Dünya Sağlık Örgütü'nün tahminlerine göre depresyonun dünyada gelecek 10 yıl içinde en çok görülen ikinci hastalık olacağına dikkati çekilen açıklamada, "Bugün her 5 kadından ve her 12 erkekten birinde depresyon görülüyor. Sadece yetişkinlerde değil, okul çağı çocuklarının yüzde 2'sinde, ergenlerin ise yüzde 5'inde depresyon görülebiliyor. Özellikle gelişmiş ülkelerde etki alanını her geçen gün artıran bu hastalık, modern dünyanın salgın hastalığı olarak nitelendiriliyor" ifadelerine yer verildi.
Tarhan'ın değerlendirmesi
Açıklamada görüşlerine yer verilen Üsküdar Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Nevzat Tarhan, Türkiye'de de yaygınlaşan depresyonla ilgili toplumda yanlış bir algının hakim olduğuna işaret ederek, insanın kendini değersiz ve yetersiz görmesi ve kötü hissetmesinin, zaman zaman herkes için geçerli olduğunu belirtti.
Bunun bir suç ve zayıflık olmadığını vurgulayan Tarhan, "Bu duygular depresyona dönüşmüşse tedavi ve profesyonel bir yardımla büyük rahatlama elde edilebilir. Depresyon insan beyninde 'serotonin' gibi mutluluk kimyasallarının azalması sonucu ortaya çıkmaktadır ve beyinsel bir hastalıktır, başlangıç dönemlerinde tedavisi çok kolaydır" değerlendirmesinde bulundu.
Depresyonun beden ve organ diliyle de ortaya çıktığını belirten Tarhan, şu bilgileri verdi:
"İnsanlar genellikle 'Ben deli miyim?' diye itiraz ederler. Ancak insanın nasıl midesi, karaciğeri hasta olursa, sinir sistemi, ruh yapısı da hasta olabilir. Genç yaşlarda görülen mide kanaması, kalp krizi, beyin kanaması vakaları, böyle yoğun streslerin yaşandığı ve organ dili ile ortaya çıktığı durumlarda olabilmektedir. Depresyonda temel belirti 'elem-keder' hissi yönünde kendini gösteren bir artıştır. Örtülü depresyonda ise neşesizlik, durgunluk, elem, bir şeyden zevk almama duygusu fazla gözlemlenmez. Depresyon bu sefer, beden ve organ diliyle ortaya çıkmaktadır. Kronik, gezici ağrılar, yüz ağrıları, baş ağrıları, astım krizi, mide ve bağırsak bozuklukları, çarpıntılar, baş dönmeleri, tansiyon dengesizlikleri, bulantı ve kusmalar, alerjiler, romatizmalar, unutkanlık, öğrenme güçlükleri, uyku problemleri, iştah, cinsel sorunlar, alkol-uyuşturucu madde kullanımları, saplantılar, takıntılar, kişilik değişimleri depresyonun farklı biçimde tezahürü olabilir."
HÜRRİYET
Okunma : 4205