Boşanmanın dünyada en çok yaşandığı ülkeler ABD ve Rusya’dan sonra Baltık ülkeleri, en az olduğu ülkeler ise Moğolistan ve Kolombiya’dır.
Türkiye ise dünyada boşanmanın en az olduğu on ülke içerisinde yer alır. Ancak boşanmalar hem dünyada, hem de ülkemizin Batı bölgelerinde gitgide artmaktadır.Dünyada boşanmalar hiçbir zaman çağımızdaki kadar yaygın değildi. Bunun en büyük sebebi, evlilik bağlarını zayıflatan modernitedir. Çünkü modern hayat, hem annelik duygusunu zaafa uğrattı; hem de ‘Benmerkezciliği’ ön plana çıkararak, kişinin her şeyden önce kendisini sevmesi gerektiğini, kutsallığın insanın kendi çıkarında olduğunu söyledi. Bu önerme, insanlık tarafından kabul görmeye başladıkça evlilik de sorgulanmaya başladı. Açık evlilik ve cinsellik kavramları, bu felsefi önermenin bir sonucu olarak ortaya çıkmıştır.
Boşanma Sebepleri
Boşanan insanlar, genellikle eşlerinin kişilikleri ve ruhlarının, kendilerinden farklı olduğunu söyler. Meselâ bazı insanlar, arabaları bir iki arıza yaptığında onu hemen satar, yenisini alırlar. Evlilikte de durum böyledir, ufak tefek arızalarda hemen eş değiştirmek şeklinde kendini gösterir. ‘Buna nasıl sabrederim, bu gemiyi batırmadan nasıl götürürüm?’ tarzında hareket etmek, büyük bir çaba gerektirir. İnsanlar eskiye göre daha bencil zevkler peşinde ve daha sabırsız olduklarından, zorluklara katlanma yönünde daha az verici davranmaktadır. Zevk peşinde koşmayı daha fazla sevdiklerinden, evlilik sorumluluğu onlara yük gibi gelmektedir. Buna bağlı olarak da boşanmalar artmıştır.
Boşanmalarda çocuklara yaklaşım çok önemlidir. Çocuklara, ‘insanlar nasıl evlenir ve beraber yaşamaya başlarlarsa, boşanabilirler de. Bu hayatın bir gerçeği. Biz eş olarak boşanıyoruz ama, insan evladından boşanmaz. Annelik ve babalıktan boşanma olmaz. Bizler sizin anneniz ve babanızız.’ mesajı verilmelidir. Bazen öyle fırtınalı ve negatif evlilikler olur ki; çocuklar ebeveynlerine ‘artık boşanın yapamıyorsunuz’ derler. Eşler arasındaki sevgi, saygı ve güven bağı yıkıcı bir biçimde zedelenmişse, boşanma kaçınılmazdır. Bu konuda ideal olan el sıkarak, çocukların geleceği için, aileden üçüncü bir kişinin hakemliğinde uzlaşarak, duygulardan ziyade mantığını kullanarak boşanmaktır.
Eşinin ağzı koktuğu için ya da göğsü küçük olduğu için boşanan çiftler vardır. ‘Senin göğsün küçük, beni tahrik etmiyorsun’ diye eşine sürekli söylenen bir erkek, sonunda karısı tarafından terk edilmiştir. Bunların hepsi insanın evliliğe verdiği anlamla, ‘evlilikte ne, neden önemlidir? Öncelikler hangileridir?’ sorularına verilen cevaplarla ilgilidir. Bir insanın dokuz iyi özelliği, ağız kokusu gibi bir kötü yanı varsa, böyle bir sebepten evlilik yıkılmaz. Burada meseleye çözüm yolu bulmak gerekir. Bu düşüncedeki bir insan, eşi trafik kazası geçirse ve ayağı sakatlansa, onu bırakacak demektir. Bu insan evliliğe hazır değildir, evliliği bilmiyor kabul edilir.
Boşanmada alkol kullanımı ve ona olan bağımlılık, karşımıza önemli bir sebep olarak çıkar. Sigaranın zararı, kişinin daha ziyade kendi organlarına iken, alkolde insanın sosyal iletişimi ve bu arada evlilik bağları zayıflar. Alkol insanın akıl ve yargı gücünü zayıflattığı için, kişiye yanlış yaptırır. Bunun sonunda, - bir süre sonra - evlilik devam edemez hale gelir. Fakat bazı kişiler, evliliklerinin yıkıldığını gördüklerinde alkolden vazgeçebilirler. ‘Alkol aldığı zaman sakin oluyor’ düşüncesiyle, eşlerine içmesini tavsiye eden kadınlar vardır. Ama bir müddet sonra kişi gittikçe alkole daha bağımlı hale gelir. Kısa süre sonra da alkolizmin ileri boyutlarına ulaşır, çalışamaz olur, hatta akıl hastalıkları ortaya çıkar. Artık babalık görevi de yapılamaz.
Evlilikteki önemli boşanma sebeplerinden biri de güven zayıflaması, sadakatsizlik ve cinsel ihanettir. Kişinin, önündeki uzun evlilik yolculuğunu eşiyle yapamayacağı kanaatine varması veya eşinin kendisine zarar verebileceği düşüncesi de çiftleri boşanmaya götürebilir. Boşanma, mantığın insana en lazım olduğu zamanlardan biridir. Çünkü insan bu dönemde hep duyguları ile hareket eder. Mantık kullanıldığı zaman, kişi geleceğini akıllıca garanti altına alacak, sonra da herkes kendi hayatını yaşayacaktır.
Okunma : 10014