Tarhan, Yükseköğretime Geçiş Sınavı'nın birçok kişinin hayatında, önemli dönüm noktası olduğunu söyledi. Bu sınavdaki başarının gençlerin geleceklerini etkileyeceğine dikkati çeken Tarhan, bundan dolayı öğrencilerin sınava fazla anlam yüklediğini, bunun da kaygıyı arttırdığını belirtti.
Hem Gençler Hem Aileler Kaygılı
Hem sınava girecek öğrencilerin hem de ailelerinin kaygılı olduğunu dile getiren Tarhan, şöyle devam etti:
"Bazen aileler gençlerden daha kaygılı. Bu da genci olumsuz etkiliyor. Öğrenciler sonuç odaklı değil, süreç odaklı düşünce sistemini uygulasınlar. 'Kazanacak mıyım kazanamayacak mıyım, başarılı olacak mıyım olmayacak mıyım?' şeklinde düşünmeleri kaygıyı artırır. 'Sınava kadar şu kadar çalıştım, şu kadar soru çözdüm, elimden geleni yapıyorum, elimden gelenin çoğunu yaptım' diye düşünürlerse bu olumlu etki yapar. Kontrol edebilecekleri şeylere odaklansınlar. Sonuca odaklanırlarsa kaygı artar."
"Sınav Önemli Değil" Demek İyi Bir Tavsiye Değil
Ailelere de uyarılarda bulunan Tarhan, şunları söyledi:
"Ailelerin genellikle çocuklarına moral vermek için, 'Sınav önemli değil. Dert etme. Ne olursa olsun önemli olan sensin" şeklindeki iyi niyetli yaklaşımları, sorumluluk duygusu yüksek olan çocuklarda olumsuz etki yapıyor. Bu tür nasihatler yapmak kaygıyı daha da artırır. Bu tür nasihatler, sorumluluk sahibi gençlere, 'Benim sınavı kaybetme durumum var' gibi olumsuz ihtimalleri hatırlatıyor ve kaygıyı arttırıyor. Aileler bu durumda; 'Geçmişte çok çalıştın, deneme sınavlarından başarıların iyi. Senin başarılı olma ihtimalin, başarısız olma ihtimalinden yüksek. Sen elinden geleni yap. Bizim için en hayırlısı neyse o olsun' diye çocuklarına moral verebilirler."
"Keşke Ve Acaba Düşüncelerini Çöp Sepetine Atsınlar"
Prof. Dr. Tarhan, sınav anında ise heyecan ve stresin önüne geçmek için öğrencilerin sonuç yerine ana odaklanmaları gerektiğini vurgulayarak, şöyle konuştu:
"Adaylar, 'Soru kaçıracak mıyım, doğruyu yapabilecek miyim? Bildiklerimi yapabilecek miyim, yapamayacak mıyım? şeklinde düşünürlerse hata yapma ihtimalleri yüksek. Çoktan seçmeli sorularda, seçenekler okunduğu zaman, 'ilk doğru' denilen genellikle yüzde 80 doğrudur. Bütün sorular bittikten sonra tereddütlü olduğu soruları sonraya bıraksın. Çoktan seçmeli sınavlarda zaman yönetimi çok önemli. Sınavda anı düşünmek önemli. Ne sınav sonucu ne de geçmişi, ne de geleceği düşünecekler. Geçmiş ve geleceği düşünen krizden çıkamaz. Kaygılı çocuklar 'masalarına sadece sınavı ve soruları düşüneceğim, sonucu düşünmeyeceğim' diye not yazsınlar. 'Keşke ve acaba' düşüncelerini çöp sepetine atsınlar.
"Sınava Törene Gider Gibi Gitmeye Hiç Gerek Yok"
Üsküdar Üniversitesi Tercih Danışmanı Uzman Psikolog Ece Tözeniş de öğrencilerin sınav giriş yerlerini, önceden görmelerinin ve sınıflara girip sıralarına oturmalarının, motivasyonlarını pekiştireceğini söyledi.
Öğrencilerin sınava başlamadan önce mutlaka kitapçıklarını kontrol etmeleri ve sınav görevlilerinin uyarılarını dikkate almaları gerektiğini kaydeden Tözeniş, şu tavsiyelerde bulundu:
"Sınav anında birazcık rahatlatıcı olması açısından turlama tekniğini öneririm. Sorulara şöyle bir bakıp yapabildiklerini yapıp, daha sonra ikinci turda yapamadıkları sorulara dönsünler. Cevapları kitapçığa işaretledikten sonra mutlaka cevap anahtarına işaretlesinler çünkü bazen hepsini kitapçığa işaretleyerek devam ediyorlar, sınav sonunda cevap anahtarına işaretliyorlar. Böyle durumlarda çoğunlukla kaydırma yapıyorlar ve bu da başarısızlığa neden oluyor. Çok bunaldıkları, çok daraldıkları zamanlar olabilir sınav süresince. Bu tür durumlarda ise en azından 1-2 saniye kalemlerini bıraksınlar, şöyle derin nefes alıp o şekilde sınava devam etsinler."
Ailelere de önerilerde bulunan Tözeniş, "Sınava törene gider gibi gitmeye gerek yok. Acayip kahvaltılar, birtakım farklı olağandışı şekillendirmeler hiç olmasın. Normal bir gün gibi gidelim. Sınavdan yaklaşık 1 saat önce orada bulunsunlar. Öğrenciler böylece geç kalmamış ve panik yaşamamış olurlar" ifadelerini kullandı.
Hürriyet
Okunma : 4905