Üsküdar Üniversitesi Kurucu Rektörü, Psikiyatrist Prof. Dr. Nevzat Tarhan Diyanet TV’de yayınlanan ‘Kahve Bahane’ programının konuğu oldu. Yaşama dair birçok konunun ele alındığı programda Tarhan; “Bu zaman gerçekten ilginç bir zaman. Bir kere bu zamanın doğruları farklı. Eski sorulara yeni cevaplar vermemiz gerekiyor. Eski sorulara eski cevaplar verdiğimiz zaman, kuşaklar arasındaki mesafeyi açıyoruz. Gençler öyle sorular sorup, öyle konulara kafa yoruyorlar ki şu anda her lise öğrencisi İbn-i Sina gibi… Bu yüzden sorulan yeni sorulara da kökü eskide olan Anadolu irfanına göre cevaplar vermemiz lazım. Eğer eskiden kopuk yeni cevaplar verirsek o zaman popüler kültürün rüzgarıyla savrulup gideriz.” şeklinde konuştu.
“Hayatta öğrendiğimiz bilgilerin %50’den fazlasını 0-3 yaş arasında öğreniyoruz”
Annelik ve babalığın yanında sunulan aile ortamının da önemli olduğunu vurgulayan Prof. Dr. Nevzat Tarhan; “Çocuk yetiştirmek demek aslında bir ailenin sıcak ortamı demektir. Ailenin sıcak ortamı olmadan böyle sokakta büyüyor çocuklar. Yahut kurumda büyüyorlar. İnsani değerlerin hepsini kapsayan son araştırmalarda 60’a yakın vahşi çocuk olguları var. Ormanda bulunan çocuklar var bunlar kaybolmuşlar, daha sonra bulunuyorlar ama onlara insanlık, annelik öğretilemiyor. Cinsel rol ya da kadın erkek rolleri öğretilemiyor. Tamamen hangi hayvanın yanındaysa onun gibi hareket ediyor bu insanlar. Bunlar literatüre girmiş araştırmalar. Kişinin bütün insanlığı 0-6 yaş arasında hatta şimdi bu yaş aralığı 0-3 yaşa çekildi. Hayatta öğrendiğimiz bilgilerin %50’den fazlasını 0-3 yaş arasında öğreniyoruz. Bu böyle bir dönem haline geldi. Bu yüzden 0-3 yaş ebeveynlikte önemli. Annelik ve babalık ciddi bir şey, buna yatırım yapmak gerekiyor. Bu süreçte kararlı, tutarlı ve devamlı ilişki olmasına ihtiyaç var.” dedi.
“Eski sorulara yeni cevaplar vermemiz gerekiyor”
Temmuz 2021 de yayınlanan ‘İnanç Psikolojisi: Ruh, Beyin ve Akıl Üçgeninde İnsanoğlu’ adlı kitabının konusuna dikkat çeken Prof. Dr. Nevzat Tarhan; “Genelde hep din psikolojisi var. Halbuki din psikolojisinin aslında en büyük ayağı inanç psikolojisidir. Mesela İlm-i Kelam dersinin bu yüzden liselerde işlenmesi lazım. İmam hatiplerde bile sadece 12. sınıfta varmış. Halbuki gençler öyle sorular sorup, öyle konulara kafa yoruyorlar ki şu anda her lise öğrencisi İbn-i Sina gibi. Bu yüzden bu zaman gerçekten ilginç bir zaman. Bir kere bu zamanın doğruları farklı. Eski sorulara yeni cevaplar vermemiz gerekiyor. Eski sorulara eski cevaplar verdiğimiz zaman, kuşaklar arasındaki mesafeyi açıyoruz. Bu yüzden sorulan yeni sorulara da kökü eskide olan Anadolu irfanına göre cevaplar vermemiz lazım. Eğer eskiden kopuk yeni cevaplar verirsek o zaman popüler kültürün rüzgarıyla savrulup gideriz. Şu anda dünyada küresel sermaye, Hollywood üzerinden tek kültürlü topluma doğru gidiyor. Belki 50 sene sonra birçok kültür yok olacak. Eğer biz yok olacak kültürlerden olmak istemiyorsak kendi kültürel değerlerimizle birlikte modernleşmemiz lazım.” şeklinde konuştu.
“Pozitif psikoloji daha çok polyannacılık gibi anlaşılıyor fakat öyle değil”
Pozitif Psikolojinin ortaya çıkış süreci ve temelinden bahseden Prof. Dr. Nevzat Tarhan; “Pozitif psikoloji daha çok polyannacılık gibi anlaşılıyor fakat öyle değil. Mesela klasik psikoloji ne yapıyor? Patolojiyi, arızayı düzeltiyor. Sıfıra getiriyor. Pozitif psikoloji ise bu durumu sıfırın üzerine çıkarıyor. ‘Nasıl yaşarsan daha mutlu olursun?’ ‘Nasıl yaşarsan hasta olmazsın?’ tarzında sorular sorarak kişiye bunun eğitimini veriyor. Bu yüzden sıfırın üzerine çıkarma durumuna Well-Being yani iyileşme, iyilik manifestosu deniyor. Mutluluk bilimini 2015’te Harvard Üniversitesi, 2018’de Yale Üniversitesi ders olarak koydu. Hatta Yale Üniversitesi bu dersi karşılıksız olarak tüm halka açmış. Derse 3,5 milyon kişi kayıt yaptırmış. Bu sene mart ayında da New York Times bu durumu haber yaptı. Biz bu dersi Üsküdar Üniversitesi olarak Harvard Üniversitesinden önce 2013’te açtık. Videolarını yükledik. Zaten o dersin muhtevasına baktığımız zaman ne var biliyor musunuz? Tamamen Anadolu irfanı ve Mevlâna alınmış. Minnettarlık eğitimi, stres yönetimi, öfke kontrolü, paylaşımcılık şeklinde modüller var. Bunları da alarak bizim Anadolu irfanının bilgeliğini sistematize etmiş. Bu şekilde geliştirmiş sunuyor. İyi ki de sunuyor çünkü bu bizim tembelliğimiz sebebiyle ortaya çıkan bir durum. Zaten Mesnevi Terapi kitabını yazma gerekçelerimden birisi de bu.” dedi.
“Narsisizm, bencillik ve çıkarcılık salgın halinde artmış, empati erozyonu var”
Günümüzde yaşanan kültürel değişime dikkat çeken Prof. Dr. Nevzat Tarhan; “Kaliforniya sendromunun 4 özelliği var. Birincisi hedonizm (zevkçilik). Kişi, zevk peşinde koşmayı yaşam amacı olarak seçiyor. İkincisi narsisizm (benmerkezcilik). Kendi çıkarına odaklı olmayı kişi yaşam felsefesi haline getirmiş. İnsan çıkarı peşinde koşan bir varlıktır ama şu anda batı dünyası ‘kimseye yardım etmeyeceksin kendi çıkarın için çalışacaksın’ diyen varoluşçu felsefenin tesiri altında. Bu durumda üçüncüsü de yalnızlık olarak ortaya çıkıyor. Batının en çok sosyal psikoloji sorunudur yalnızlık. Dördüncüsü ise mutsuzluk, depresyon, intihar. Şu anda narsisizm, batının sosyal kanseri gibi bir hastalığı. ‘Narsisizm Epidemisi’ diye bir kitap çıktı. Getirttim masamda şu anda. Epidemi pandeminin daha küçük olanına deniyor. Narsisizm, bencillik ve çıkarcılık salgın halinde artmış. Empati erozyonu var diyorlar. Yani empati yok. Karşı tarafın hakkını, duygularını okuyamıyor insan. Sadece kendini düşünüyor. Bu kapital sistemin acımasız rekabetinin oluşturduğu bir kültürel değişim. Zaten bunun sonucunda da ilk kurban aile oldu.” dedi.
Okunma : 2007
ÜHA