Üsküdar Üniversitesi Kurucu Rektörü Prof. Dr. Nevzat Tarhan, Kanal 24’te yayınlanan ve Billur Aktürk’ün moderatörlüğünü yaptığı Gündem Dışı programının konuğu oldu. “Bayramların psikolojik etkisi ve eski bayramlar” konusuna dair değerlendirmelerde bulunan Tarhan bayramların ve Ramazan’ın suç önleyici etkisinden söz ederek; “Kin, öfke, nefret hepimizin içinde olan duygular. Sonuçta insanoğlunun iyicil duyguları da var kötücül duyguları da var. Ramazan’da kötücül duygularımızı yönetebilme becerisi kazanıyoruz ve bayramda da ödüllendirildiğimiz bir alan oluyor.” dedi.
“Bayramlar insanı insan yapan anısal bellektir”
İnsanlar için bayramların özel olma sebeplerinden söz eden Tarhan; “Bayramlar insanı insan yapan anısal bellektir. Çocuk yaştan itibaren yaşanan hayat olayları, yaşantılar, hikâyeler, anlatılar, travmalar, olumlu ve olumsuz deneyimler hepsi toplamda insanın geçmişle ilgili anısal belleğini oluşturuyor. Çocukta bayramın özel bir yeri var. Çünkü Türkiye’de de dünyada da birçok kültürel değişim ve dönüşüm oldu. Ama Ramazan’daki ritüeller, oradaki iklim, atmosfer bizim birçok değerlerimizi kurmaya vesile oldu. Çünkü bayram sadece bireysel sevinç değildir. Bayramların sosyal sevinç boyutu var, spritüel boyutu var. Din dediğimiz zaman biz hep ‘sosyal bir kurumdur’ diye algılıyoruz ama din aynı zamanda ‘varoluşsal bir kurumdur’. Varoluşla ilgili, hayatla ilgili konuları da barındıran bir durumdur.” ifadelerinde bulundu.
“Bu çağın en önemli sorunu yalnızlık”
Yalnız olmamamızın sebebinin bayramlar olduğunu dile getiren Tarhan; “Bu çağın en önemli sorunu yalnızlık sorunudur. Mesela batılılar kadar yalnız olmamamızın sebebi Ramazan ve bayram gibi yakın, sıcak yaşantıları ve ilişkileri çok fazla yaşama kültürümüzün olmasıdır. Yani bizi ayakta tutan birinci kurum Ramazan ve bayramsa, ikinci kurum ailedir. Aile açısından çocuğun sağlıklı yetiştirilebilmesi için ailenin güvenli alan olması gerekiyor. Güvenli alana ihtiyaç var. Biz önceleri ev için sevgi yuvası derdik, şimdi güven yuvası diyoruz. Çünkü bir kimse güvenli alanda olursa kendini güvende hissettiği için değişime, yeniliğe açık oluyor. Mesela keşiflerin çoğunun ABD’de de olmasının sebebi o bölgenin güvenlikli toplum olmasıdır. Korku kültürünün, korkunun hâkim olmaması, güvenin daha çok olması nedeniyle girişimcilik, yenilikçilik ortaya çıkıyor. Bizim kültürümüzde güvenle ilgili değişimler yaşansa da dini bayramların verdiği sosyal dayanışmalar var. Mesela bizim duygusal zekâ kavramı dediğimiz kavrama da bu bayramların çok büyük katkısı var. Sorunlara pozitif yaklaşırsanız, olumlu yaklaşırsanız sorunlar kendilerini açıyorlar.” diye konuştu.
“Bayramların ve Ramazan’ın suç önleyici yönü var”
Dini günlerin suç önleme özelliğinin bulunduğunu ifade eden Tarhan; “Bizim hastanede yatan bağımlılık hastaları yüzde 50 azaldı. Suç, şiddet olayları yüzde 50 azaldı. Bayramların ve Ramazan’ın suç önleyici yönü var. Bu durum aileye de yansıyor. Ailede ses tonları yükselmiyor. Mesela ‘oruçlu oruçlu ağzımı bozma’ diyorlar. Bütün bunların hepsi kendi kendimizin lideri olmadır. İçimizdeki kin, öfke, nefret hepimizin içinde vardır. Sonuçta insanoğlunun iyicil duyguları da var kötücül duyguları da var. Kötücül duygularımızı yönetebilme becerisi kazanıyoruz ve bayramda da ödüllendirildiğimiz bir alan oluyor. Bu nedenle insan sadece mantıksal zekadan ibaret değildir. Çoklu zekâsı var, duygusal zekâsı var, sosyal zekâsı var. Bütün bunların öğrenebileceği bir alandır. İnsan ve evrendeki düzen de sanatsal bir düzen değildir, bağlantısal bir düzendir. Böyle bir düzen içerisinde bir insan tek başına kaldığı zaman mutlu olamıyor. Şu anda mutluluk bilimindeki en önemli şey, sadece iç nedene bağlı mutluluk değil, hem iş hem de dış nedene bağlı iki mutluluğu da bulabilmek.” şeklinde konuştu.
Okunma : 2645
ÜHA